Aynı görünse de her yudumda farklı bir hikaye anlatan çaylar, ülkelerin kültürel kimliğini ortaya koyuyor. Türkiye’nin yıllardır vazgeçilmezi olan ince belli bardakta demli çayın tahtına son yıllarda İran çayı da göz dikmiş durumda. 2025 itibarıyla tüketim oranlarında gözle görülür değişimler yaşanırken, iki ülkenin çay alışkanlıkları arasındaki farklar da giderek daha fazla konuşuluyor. Şimdi gözler, çayın sadece tadında değil, gelenekle harmanlanan sunumunda da hangi ülkenin öne çıktığında… İşte İran çayının Türkiye çayından bariz farkları…
İran çayı, genellikle daha koyu renkli ve yoğun aromalı bir içim sunuyor. Demlenme süresi Türk çayına göre daha uzun olup , geleneksel olarak safran ya da kakule gibi aromatik bitkilerle birlikte servis ediliyor. İran’da çay, ince belli bardaklardan değil, genellikle cam kupalarda içiliyor ve çoğu zaman şeker yerine küp şekerle birlikte sunuluyor.
Türkiye çayı ise Karadeniz’in nemli ikliminde yetişiyor. Rafine edilmiş, sade ve tanıdık bir içim profiline sahip. İnce belli cam bardaklarda sunulan bu çay, hafif buruk tadıyla biliniyor. İran çayına göre daha hafif ve kısa sürede demleniyor. Ayrıca demlikteki çay oranı da genellikle daha az tutuluyor.
2025 verilerine göre dünyada en çok çay içilen ülke hala Türkiye. Kişi başına yıllık tüketimde zirvede yer alan Türkiye’yi sırasıyla İngiltere, İran, Çin ve Rusya takip ediyor. Bu sıralama hem geleneksel içme alışkanlıklarını hem de kültürel tüketim alışkanlıklarını yansıtıyor.
İran çayı ise özellikle Orta Doğu ve bazı Asya ülkelerinde yaygınlaşmaya devam ediyor. Son dönemde Türkiye’de de merak uyandıran İran çayı, market raflarında yer bulmaya başladı.
Her iki ülke için de çay sadece bir içecek değil, aynı zamanda kültürel bir alışkanlık. Türkiye’de misafirliklerin, dost sohbetlerinin vazgeçilmezi olan çay, İran’da da benzer şekilde günlük yaşamın merkezinde yer alıyor. Ancak hazırlanışı, servis şekli ve aromasıyla İran çayı, Türk çayından ayrılıyor.
İran çayı ve Türk çayı arasında tercih yapmak tamamen kişisel damak zevkine bağlı. Kimisi yoğun ve aromatik İran çayını daha çok beğenirken, kimisi de alıştığı o tanıdık Türk çayını tercih ediyor. Ancak kesin olan bir şey var ki, her iki ülke de çayı sadece bir içecek olarak değil, yaşanmışlıkların, sohbetlerin ve geleneklerin ayrılmaz bir parçası olarak görüyor.