Güneydoğu Anadolu’nun kalbinde, Diyarbakır’ın Ergani ilçesindeki Çayönü Tepesi’nde yürütülen arkeolojik kazılar, sadece Anadolu için değil, insanlık tarihi açısından da oldukça önemli ipuçları sunuyor. Tarım devriminin izlerini taşıyan bu alanda her yeni kazı, tarihe ışık tutmaya devam ediyor.
Çayönü Höyüğü, yerleşik hayata geçişin en erken örneklerinden biri olarak biliniyor. MÖ 7500’lere tarihlenen bu yerleşim yeri, avcılıktan tarıma geçişin izlerini tüm açıklığıyla sunuyor. Bugüne dek yapılan kazılarda, evcilleştirilmiş koyun ve keçi kalıntıları, buğday ve baklagil tohumları, pişmiş toprak çanak çömlekler, hatta kilden yapılmış insan ve hayvan figürinleri bulundu.
Bunların yanında, dönemin mimari anlayışını yansıtan “Terrazo zeminli yapılar” ve kafataslarının yerleştirildiği özel bir “Kafataslı Yapı” gibi ilginç kalıntılar da bu bölgenin sadece bir yerleşim alanı değil, aynı zamanda ritüel merkezlerinden biri olduğunu düşündürüyor.
Son yapılan kazı çalışmalarında, İlk Tunç Çağı’na ait beş yeni mezar daha bulundu. Bu mezarlarda cenin pozisyonunda yerleştirilmiş iskeletler dikkat çekti. Kazı Başkanı Prof. Dr. Aslı Erim Özdoğan, son buluntularla birlikte toplam mezar sayısının 10’a ulaştığını ve bu mezarların dönemin gömü ritüellerine dair önemli bilgiler sunduğunu belirtti.
Bu mezarlarda bulunan taş takılar, kemik iğneler ve küçük objeler, dönemin günlük yaşamına ve ölü gömme geleneklerine dair ipuçları taşıyor. Ayrıca, bu mezarlarda rastlanan iskeletlerde yapılan incelemeler, dönemin beslenme alışkanlıkları ve sağlık koşulları hakkında da bilim dünyasına yeni veriler sağlıyor.
Çayönü kazıları, özellikle buğdayın ilk kez nasıl yetiştirildiğini ve hayvanların ne zaman evcilleştirildiğini anlamak açısından çok değerli. Araştırmacılar, burada bulunan kalıntıların sadece Anadolu’da değil, tüm Yakın Doğu’da tarımın gelişimini anlamada anahtar rol oynadığını vurguluyor.
Çayönü sadece Türkiye için değil, tüm dünya uygarlık tarihi için büyük önem taşıyor. UNESCO Dünya Mirası geçici listesine alınması önerilen bu alan, insanlığın medeniyete attığı ilk adımların izini taşıyor. Her yeni keşif, geçmişin sırlarını bir adım daha gün yüzüne çıkarıyor.