Yüzyıllardır Mardin’in dar sokaklarından yükselen mis gibi baharat kokularının sırrı sonunda ortaya çıktı! Süryani toplumunun kutsal günlerde hazırladığı, hurma ve baharatla zenginleşen o efsanevi lezzet; Süryani çöreği! Hem tarihi hem de tadıyla göreni şaşırtan, tadanı bir daha unutturmayan bu çörek şimdi herkesin radarında…
Süryani çöreği, sadece bir tatlı değil. Aynı zamanda bir kültür, bir hafıza ve kuşaktan kuşağa aktarılan bir özen. Mardin ve Midyat’ta özellikle dini bayramlarda, düğünlerde, vaftiz törenlerinde yapılan bu özel çörek, Süryani halkı için birlik ve paylaşımın da simgesi.
Tarihi kaynaklara göre, çörek uzun yıllar boyunca toplu törenlerde komşular arasında paylaşılarak tüketilmiş. Bugünse bu gelenek, hem sofralarda hem de sosyal medyada yer buluyor. Kokusu bir kez sinince insanın hafızasından silinmiyor.
Süryani çöreğini bu kadar özel yapan sadece şekli değil. Asıl mesele içindeki uyum! Tarçın, yenibahar, rezene, muskat, mahlep ve zencefilin oluşturduğu o büyülü baharat karışımı; hurmanın tatlılığıyla birleşince ortaya bambaşka bir lezzet çıkıyor. Bu çörek ne tam tatlı ne de klasik tuzlu… İkisinin arasında gizli bir denge var.
Hamurunun pamuksu yumuşaklığı ise tereyağı, süt ve yumurtayla yakalanıyor. Üzerine bir de çıtır bademler eklenince, hem göze hem damağa hitap eden bir sonuç doğuyor.
İlk olarak hurmalar çekirdeklerinden ayrılıyor, azıcık yağla kavruluyor. İçine kıyılmış cevizler girince, iç harç hazır.
Hamur kısmında ise baharatlar başrolü alıyor. Tereyağı ve sütle yoğrulan yumuşacık hamura bolca baharat ekleniyor.
İç harç hamurun ortasına konuluyor, rulo yapılıp dilimleniyor.
Tepsiye dizilen minik ruloların üzerine yumurta sarısı sürülüp çiğ bademle süsleniyor.
180 derecede pişen çörekler altın sarısı rengine bürününce hazır hale geliyor.
Kokusuyla bile insanın iştahını kabartan bu çörek, özellikle yanında sade kahveyle servis edildiğinde tadına doyulmuyor.