Kurban Bayramı’nın vazgeçilmez ritüellerinden biri olan et yemeklerinin ardından sofralarda yerini alan, adı pek bilinmese de lezzetiyle herkesi şaşırtan bir tatlı var ki lezzetine doyum olmuyor. İsmi zerde. Osmanlı mutfağından günümüze taşınan bu geleneksel tatlı, yalnızca tadıyla değil, taşıdığı anlamla da dikkat çekiyor. Safranla rengini alan ve pirinçle hazırlanan zerde, aslında bir nevi bayramın tatlı sonu gibi kabul ediliyor. Yüzyıllardır Anadolu’nun pek çok yerinde Kurban Bayramı sofralarında yer bulan bu tatlı, hem göz doyuruyor hem mideyi yormadan tatlı ihtiyacını karşılıyor.
Zerde’nin en dikkat çekici özelliği, içerdiği safran sayesinde altın sarısı bir renge sahip olması. Osmanlı döneminde özellikle bayramlarda, doğumlarda ya da kutlamalarda yapılan bu tatlı, bolluğun ve bereketin simgesi olarak sunulurdu. Hafif yapısıyla özellikle ağır et yemeklerinin ardından tercih edilmesi boşuna değil.
Pirinç, şeker, su, kuş üzümü, fıstık ve az miktarda safranla hazırlanan bu tatlı, sadeliğiyle öne çıkarken, damakta bıraktığı tat uzun süre unutulmuyor. Soğuk servis edildiğinde ferahlatıcı bir etkisi olan zerde, özellikle yaz aylarına denk gelen bayram sofraları için ideal bir alternatif oluşturuyor.
Bugün zerde pek çok evde yapılmasa da, geleneklerine bağlı aileler bu tatlıyı yaşatmaya devam ediyor. Bayramlarda yapılan bu özel tatlı, sadece bir lezzet değil, nesilden nesle aktarılan bir kültürel miras olarak da önem taşıyor. Osmanlı saray mutfağından çıkıp günümüz sofralarına ulaşan zerde, belki de bu bayram sofralarında yeniden keşfedilmeyi bekliyor.
MALZEMELER:
1 litre su
1 çay bardağı pirinç
1 çay bardağı toz şeker (isteğe göre artırılabilir)
1 tatlı kaşığı nişasta (mısır ya da buğday fark etmez)
1 çay kaşığı safran (ya da zerdeçal – daha ekonomik bir alternatif)
1 yemek kaşığı kuş üzümü
1 yemek kaşığı dolmalık fıstık (isteğe bağlı)
1 çay kaşığı gül suyu (isteğe bağlı ama aroma katar)
Üzeri için: tarçın veya ceviz
YAPILIŞI:
Pirinci yıkayıp 1 litre suyla birlikte tencereye alın, orta ateşte haşlamaya başlayın.
Pirinçler yumuşayınca içine şekeri ve safranı (ya da zerdeçalı) ekleyin. Rengi sararmaya başlayacaktır.
Ayrı bir kapta nişastayı az miktarda suyla açın, topak kalmayacak şekilde karıştırıp tencereye ekleyin.
Karışım kaynarken kuş üzümünü ve dolmalık fıstığı da ilave edin.
Tatlı koyulaşmaya başlayınca isteğe bağlı olarak birkaç damla gül suyu ekleyin.
Göz göz kaynadığında ocaktan alın, kaselere paylaştırın.
Ilıdıktan sonra buzdolabına koyun, soğuyunca tarçın ya da cevizle süsleyerek servis edin.