Çocukların isteklerine ebeveynlerin neredeyse hiç “hayır” diyememesi, küçük yaşlardan itibaren şekillenen tüketici çılgınlığının toplumun her kesimine hızla yayılmasına yol açıyor; dönem dönem bazı oyuncaklar popülerleşerek, sadece çocukları değil yetişkinleri de etkileyebiliyor ve göz ardı edilemeyecek sonuçlar doğurabiliyor. Son dönemde popülerleşen oyuncaklardan biri de Labubu. Ancak bu durum sadece bir tüketici çılgınlığı mı yoksa arkasında ciddi psikolojik soruların ve önlem gerektiren sorunların habercisi mi olduğu sorusuyla yüz yüze bırakıyor. Bu sorulara yanıt arayan Mavi Kadın Özel Haber ekibinden içerik editörü Melisa Aslı Bekerenli, konuyu Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a görüşlerini sordu.
Çocukluğumuzdan bu yana her dönemin ayrı popüler simgeleri oyuncakları olmuştur. 80lerin bez bebekleri 90ların sanal bebekleri derken günümüzde Labubu, küresel ölçekte yeni bir simgeye dönüşmüş halde. Ancak bu kez durum biraz daha farklı çocukluğumuzda bizi ayrıştırmayan oyuncaklar, artık birer statü göstergesi haline gelmiş durumda.
Sosyal medya ve çevresel faktörlerin etkileriyle 7’den 70’e herkes, popüler olan ürünlere sahip olmaya çalışıyor adeta bir zorunluluk gibi görüyorlar.2015 yılında Hong Kong doğumlu sanatçı Kasing Lung’un hayal gücünden doğmuş ve İskandinav kültüründen ilham almış. ‘The Monsters’ adlı resimli hikâye serisinin bir parçası olan karakter, 2019 yılında Pekin merkezli koleksiyonluk oyuncak devi ‘Pop Mart’ tarafından keşfedilmiş ve ticari bir ürün serisine dönüştürüldü. Tüylü yapıları, iri gözleri ve sivri dişleriyle kimisine göre hem tatlı hem de hafif tedirgin edici bulunabiliyor Labubu, önce Asya’da ardından global pazarda koleksiyonerler için karşı konulmaz ilgi odağı haline geldi.
Labubu ile ilgili Veriler bu ilginin boyutunu ortaya koyuyor :2024’te Pop Mart’ın toplam gelirini iki kattan fazla artarak 1,81 milyar dolara çıkardı. 2025 yılında ise bu çılgınlık zirveye ulaştı. Oyuncaktan 6 ayda 418 milyon dolarlık bir satış geliri sağlandı. Şirketin değeri bu yıl yaklaşık yüzde 250 artarken ağustos 2025 itibarıyla 54,3 milyar dolara ulaştı.
CEO Wang Ning, 26.6 milyar dolarlık servetiyle Çin’in en zengin 10 iş insanı arasında yer aldı. Labubu’nun hızlı yükselişinin arkasında sadece koleksiyon değeri değil, aynı zamanda insan psikolojisini harekete geçiren mekanizmalar da var. Popülerleşmenin temelinde hangi duyguların yattığını Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a sorduk.
Labubu oyuncakları özel tasarlanmış bir oyuncak modeli. İnsanın psikolojik dinamiklerini, göz önüne alarak çok ustaca hazırlanmış bir oyuncak serisi. Burada, 1’inci dinamik insanın beynindeki dopamin döngüsünü nasıl aktif hale tutabiliriz? Bunun için bir başlangıç lazım. Başlangıç sevimli agresyon dediğimiz kişide, oyuncakların ortaya çıkardı.
Uzun kulaklı, tavşana benzer, iri gözleri olan ve sivri dişleri olan bir çeşit olağanüstü varlıklara benzeyen varlıklar tasarlanmış. Agresif kişide sevimli agresyon dediğimiz yani kişinin küçük bir çocuğu sıkıştırıp ağlatarak ondan zevk alan insan yapısı ortaya çıkar. Bu davranış biçimi hayvan severlerde de vardır. Ağlatır zorlarlar ve bu gibi şeyleri eğlence oyun gibi görürler. Belli bir doza kadar yapıldığı zaman bu sevimli agresyon. Daha sonra bu beynindeki bu dopamin, tetikleyicisi etki yapıyor. Dopamini tetikleyip özel bir pazarlama tekniğiyle bunu kör kutu modeline çevirmişler. Kör kutu modeliyle bir dopamin döngüsü oluşuyor. Kör kutu kişinin araştırarak kutudan yeni bir tip küçük canavar çıkacağını buluyor. Neyin çıkacağını araştırırken bir aralıklı pekiştirme metoduyla bu da davranışsal psikolojideki bir metottur. Kişi de bir belirsizlik oluşuyor, beklenti oluşuyor. Beyindeki dopamin tetikleniyor. Neredeyse kazanacak duygusu uyandırıyor ve her seferinde bir merak ve hayret duygusunu harekete geçiyor kişinin. Merak ve hayret duygusu insanı en çok harekete geçiren 2 duygu. Merak duygusuyla, kapalı bir kutu içerisinde ne çıkacağını merak etmeyi teşvik ediyor.
Bu kumar bağımlılığı da bu mekanizmayla ortaya çıkıyor. Yani bu anda bu model kumar bağımlılarının kullandığı modeli taklit ediyor. Yani kumar oyunundaki dopamin döngüsünün bir nevi oyuncaklarla taklit edilmesi denilebilir buna ve aralıklı pekiştirme yapıyor. Belirsizlik ortaya çıkıyor, neredeyse kazanacağım diyor. Tekrar oynamaya devam ediyor. Neredeyse kazanacağım etkisiyle kişi bir sonrakini beklemeye başlıyor. O beklerken de haz almaya başlıyor. Bu hatta insandaki biyolojik zaaflarımızdan birisi olan avcılık ve keşif zaafı. Ya bir insan avcılık ve keşif dürtüleriyle yani öngörülemez bir tecrübenin heyecanını yaşatır kişilere. Hiç kimsenin yapamadığı bir şeyi yapar, bir şeyi avlar, bir şeyi keşfeder ve bununla ilkel avcılık ve keşif dürtülerini bir nevi oyuncaklarla ortaya çıkarılması. Bunun tamamlanma, tamamlanmama dürtüsünü kullanıyor. Kişi, görev tamamlanmadığı için de daha sonra aynı görevi tekrar tamamlamak için bir takibe ve onunla ilgili koleksiyonculuğa başlıyor. Biriktirmeye başlıyor. Koleksiyonculuk psikolojisinde zaten temel dürtü de tamamlanma güdüsüdür kişide. Burada diğer etkilenen güdü de kontrol duygusudur. Yani kişi oyuncakları topluyor ve bunu düzenliyor ve bununla ilgili tamamlamamak güdüsüyle hareket ediyor. Bu oyuncaklarla kendi kontrol duygusunu, düzen duygusunu tatmin ediyor. Küçük bir dünyada, sahte bir dünya. Kumar oynayan kişilerdeki aynı mekanizma. Beyindeki dopamin döngüsünü bunlar da harekete geçiriyor.
Çocuk yaşlarda beyinlerinin dopamin döngüsünü bununla oynayan çocuklar ilerleyen yaşlarda kumar bağımlısı veyahut da madde bağımlısı konusunda daha yatkın hale gelirler. Bunun da altını çizmek lazım burada. Yani şu anda beynindeki tamamen bir, dopamin döngüsünün böyle çekici bir başlangıcı, eksik kalma hissi, neredeyse kazanma etkisi ve keşif hissi ve daha sonra tamamlanma güdüsü gibi döngüsünü tam anlamıyla karşılıyor ve bu döngünün içerisinde kişi bakıyorsunuz haftalar, günler, aylar içerisinde bunu takip ediyor. Daha sonra da bu bir pazarlama tekniği olarak nadir figürler ortaya koymuşlar. Mesela seriyi tamamlamak için nadir olanı yakalamaya çalışıyor kişi. Nadir olanı yakalamaya çalışıyor. O da bir figür. O figür içerisinde kişiye sürükleyicilik sağlanıyor. Yani kumar oyunundaki sürükleyicilik duygusunun benzeri bir etki ve belirli figürler üreterek bazen de belirli figürleri az üreterek yapay kıtlık oluşturuyorlar. Ve o figürü bulan büyük bir zafer kazanmış gibi hissediyor. Buna da kıtlık patlaması etkisi deniyor . Kıtlık ile sahte bir kıtlık oluşturuluyor. Aşırı ilgi oluşturuluyor ve onunla ilgili o kıtlıkta bir az olanı bulan ciddi bir şekilde bir sosyal bir başarı kazanmış gibi bir duygusu ortaya çıkıyor. Bu kör kutu modeli ,geçmiş yıllarda bile, bir sakızın içerisinde resimler vardı. Bir tamamlamalar vardı. O koleksiyonu tamamlamak için çocuklar ihtiyacı olmasa da sakız alırlar. Ya da gazoz kapaklarının üzerinde rakamları toplarlar. Geçmiş yıllarda. Bir nevi o modeli bu zamanda yeni bir versiyonunu uygulamış gibi oldular. Kumar benzeri materyalist mekanizmalar bunlar. Maalesef insan psikolojisinin derinliklerini etkiliyor ve ayrıca gruplar da oluşturmaya başlatmışlar. Dijital çağın topluluk oluşturma gücünü etkiliyor. Şimdi diyelim sosyal medya gruplarında, dijital çağın topluluk oluşturma gücünü etkileyerek bağımlılık ve aşırı tüketimi teşvik ediyor. Yani bir anne, bir baba, bu erişkinler de bunu alabiliyorlar. Özellikle yalnızlık hisseden erişkinler bununla kendilerini bir nevi, eğlendirmiş oluyorlar ve beynindeki ödül sistemini böyle, ödül döngüsü, dopamin döngüsünü böyle harekete geçirip tatmin etmeye çalışıyorlar. Bu da işte, ciddi şekilde çocuklar için, bir oyun, oyundan öte prokumar oyun diyebiliriz buna. Prokumar yani kumarın bir adım sonrası kumardır. Bunu bir anne, bir baba çocuğuna bunu teşvik etmemeli.
OYUNCAKTAN ÇOK DAHA FAZLASI LABUBU FENOMENİ
Koleksiyon oyuncaklarının hızla yayılmasıyla çocukların paylaşma ve sabır becerileri nasıl etkileniyor? Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a göre bu oyuncaklar klasik oyuncaklardan çok farklı bir psikolojik mekanizmayı tetikliyor. “Bu bir oyun değil”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Çocuğun en ciddi işi oyundur. Ama bu bir oyun değil; bu, kumar benzeri bir mekanizma. Bir oyunda anlam vardır, empati vardır, paylaşma vardır, rekabet vardır ve fiziksel temas vardır. Ama bu, oyun olarak gözükmüyor. Bu, oyunun ötesinde, kapitalizmin insanlardaki psikolojik duyguları etkileyerek “kör kutu” mekanizmasını kullandığı; belirsizlik, beklenti, neredeyse kazanma etkisi, avcılık, keşif hissi, kayıp ve hayret duyguları ile tamamlanma döngüsü içerisinde işleyen bir sistemdir. Bunların hiçbirisi oyunla ilgili değildir. Oyunun asıl amacı, çocuğa en önemli sosyal duygu olan empatiyi ve oyuncaklarla ilgili paylaşmayı öğrenebilmesini sağlamaktır. Oysa bu sistem, kişinin beynindeki ödül merkezini dopaminin aşırı kullanımıyla çalıştırmayı öğretiyor; başka bir şey öğretmiyor. Ama diğer oyunlar arkadaşlar arasındaki oyunlar, bunların hepsi oyuncaklarla yapılan oyunlar, evcilik oyunları, diğer sportif oyunlar bunların hepsi kişide, takım oyunları bir anlamı olan oyunlar. Bu oyunun öğrettiği, ürettiği bir anlam yok. Tamamen insanın kumar kumarla ilgili dopamin döngüsünü kullanan bir oyuncak sistemidir.”
Ailelerin Labubu gibi oyuncaklara yüksek harcamalar yapması, tüketim çılgınlığına mı yol açıyor? Nasıl önlem
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Zaten bir bağımlılık ve aşırı tüketime götüren bir şey. Çocuklarının ileride bağımlı olmasını isteyen bir anne ya da baba, çocuklarının bağımlılıkla ilgili beyinlerini yatkın hale getirmek istiyorsa, bu oyuncakları bol bol oynatmalı ve istediklerini almalıdır.
Ama çocuklarının bağımlı hale gelme riskinin oluşmasını istemiyorlarsa, oyuncaklara kesinlikle “hayır” demeli ve sınır koymalıdırlar. Çünkü bu, oyuncak değil; bir tuzaktır. Kişinin kapitalist sistemin hazzı yücelten hedonistik felsefesinin yeni bir oyunudur. Kapitalist bir oyun bu; insani bir oyun değildir. Yani kumar benzeri bir oyun.