Dünyaca tanınan ünlü aktör Eric Dane’in sağlık durumu, hayranlarını derinden etkiledi. Euphoria dizisindeki rolüyle son dönemde adından sıkça söz ettiren Dane’in ALS hastalığına yakalandığı duyuruldu. Henüz genç yaşlarda kendini göstermeye başlayan bu hastalık, bazı küçük belirtilerle ipuçları verebiliyor. Pek çok kişi bu belirtileri göz ardı ettiği için tanı gecikebiliyor. Peki ALS nedir, nasıl anlaşılır ve hangi aşamalarda kendini belli eder? Uzmanlar bu belirtilere dikkat çekiyor!
Amyotrofik Lateral Skleroz ya da bilinen kısa adıyla ALS, beyin ve omurilikte yer alan, kas hareketlerini kontrol eden sinir hücrelerinin zamanla hasar görmesiyle ortaya çıkan bir sinir sistemi hastalığıdır. Bu hasar, kişinin yürüyüşünden konuşmasına kadar pek çok fiziksel becerisini zamanla kaybetmesine neden oluyor.
Hastalık ilerleyici bir yapıdadır; yani belirtiler bir kez ortaya çıktıktan sonra yavaş yavaş şiddetlenir ve vücudun farklı bölgelerine yayılır. Günümüzde ALS’nin kesin bir tedavisi olmasa da, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaya yönelik uygulamalar bulunuyor.
ALS’nin ilk belirtileri çoğu zaman önemsiz gibi görülse de, hastalığın erken dönemde fark edilmesini sağlayabilir. Bazı kişiler yürürken sık sık tökezlemeye başlarken, bazıları ise kalem tutmak ya da su bardağını kaldırmak gibi basit eylemlerde zorluk yaşar.
Bu hastalık genellikle tek bir uzuvda başlar; bir elde ya da bacakta meydana gelen güçsüzlükle kendini gösterebilir. Konuşmada bozulma, yutkunma güçlüğü, kas krampları ve sertliği de sık rastlanan belirtiler arasındadır. Hastalık ilerledikçe kas kaybı artar, çiğneme ve yutma problemleri daha da ağırlaşır. Ne yazık ki kontrol edilebilen kasların büyük bölümü zamanla bu durumdan etkilenir.
ALS’nin kesin nedeni henüz bilinmemektedir. Ancak bilimsel araştırmalara göre bazı vakalar genetik kökenlidir. Yani ailede ALS geçmişi varsa, hastalığın görülme ihtimali artabilir.
Öte yandan kalıtsal olmayan ALS türlerinde de bazı faktörlerin etkili olabileceği düşünülüyor. Bu faktörler arasında beyindeki bazı kimyasal maddelerin dengesizliği, bağışıklık sisteminin vücudun kendi sinir hücrelerine zarar vermesi ve hücrelerde biriken zararlı proteinler yer alıyor. Tüm bu etkenler, sinir hücrelerinin görevini yerine getirememesine neden oluyor.
ALS hastalığını teşhis etmek kolay değildir. Çünkü başlangıç belirtileri başka nörolojik rahatsızlıklarla karıştırılabilir. Bu nedenle doktorlar tanı sürecinde kapsamlı testler uygular.
Kasların elektriksel aktivitesini ölçen testler, beyin ve omuriliğin detaylı görüntülenmesi, kan ve idrar analizleri, hatta gerektiğinde omurilik sıvısından örnek alınması gibi işlemlerle teşhis konulmaya çalışılır. Bazen kas dokusundan parça alınarak daha net sonuçlar elde edilir. Bu süreçte önemli olan, belirtilerin ciddiyetle takip edilmesi ve uzman bir nöroloji doktoruna başvurulmasıdır.
ALS için günümüzde kesin bir tedavi olmasa da, uygulanan çeşitli yöntemlerle hastalığın ilerleyişi yavaşlatılabiliyor. Bu tedavi süreci çoğunlukla multidisipliner bir ekip tarafından yürütülür. Yani nörolog, fizik tedavi uzmanı, konuşma terapisti, diyetisyen ve psikolog gibi farklı branşlardan uzmanlar birlikte çalışır.
Tedavide en sık kullanılan ilaçlardan biri Riluzole’dür. Bu ilaç, beyindeki glutamat seviyesini dengeleyerek sinir hücrelerinin daha fazla zarar görmesini engellemeye yardımcı olabilir. Diğer bir seçenek olan Edaravone ise damar yoluyla verilir ve bazı hastalarda olumlu etkiler sağlayabilir. Bunların dışında, kas krampları, tükrük artışı, kabızlık, uykusuzluk gibi belirtiler için destekleyici ilaçlar da kullanılır. Fizik tedavi, beslenme takviyeleri ve psikolojik destek ile hastanın yaşam kalitesi artırılabilir.
Eric Dane’in ALS ile olan mücadelesi, bu hastalığın sessiz ama etkili ilerleyişine dikkat çekiyor. Herkesin gündelik yaşamında fark edebileceği küçük belirtiler, aslında çok daha ciddi bir tablonun habercisi olabilir. Bu yüzden vücudun verdiği sinyalleri görmezden gelmemek ve erken teşhis için zaman kaybetmemek büyük önem taşıyor.