İbni Sina’nın yüzyıllar öncesinden ortaya koyduğu “mizaç” anlayışı, modern çağda yeniden masaya yatırılıyor. Doğu tıbbının yapı taşlarından biri olan bu teoriye göre, her bireyin doğuştan gelen bir iç dengesi, yani mizacı var. Ancak günümüz beslenme alışkanlıkları, bu dengeyi altüst ederek sadece bedenimizi değil, ruh halimizi ve davranışlarımızı da etkiliyor olabilir. Fast food kültürüyle şekillenen modern diyetler ile antik mizaç yaklaşımı arasında çarpıcı bir çelişki dikkat çekiyor. Peki gerçekten yediğimiz şeyler kişiliğimizi, hatta karar verme biçimimizi bile etkileyebilir mi? İşte cevabı…
İbni Sina’ya göre insan vücudu sıcak, soğuk, yaş ve kuru gibi dört temel niteliğin birleşimiyle şekillenen bir mizaca sahip.
Bu mizaç, kişinin sadece fiziksel yapısını değil aynı zamanda duygusal tepkilerini, düşünme biçimini ve hatta hastalıklara yatkınlığını bile belirliyor. Yani her bireyin doğuştan getirdiği bu özellik, onun hayata bakışını da etkileyebiliyor.
Tarihte doğal ve mevsimsel ürünlerle kurulan beslenme düzeni, günümüzde yerini işlenmiş gıdalara, raf ömrü uzatılmış ürünlere ve hızlı tüketime bıraktı.
Bu değişim, mizaç temelli dengeyi alt üst edebiliyor. Uzmanlara göre özellikle işlenmiş karbonhidratlar, aşırı yağ ve katkı maddeleri, bireyde sinirlilik, huzursuzluk ve duygusal dalgalanmalara sebep olabiliyor. Yani ne yediğimiz, nasıl hissettiğimizi de etkileyebiliyor.
Bilimsel araştırmalar, bu soruya “evet” demeye oldukça yakın. Özellikle duygusal mizaca sahip bireylerde, dengesiz ve sağlıksız beslenme davranışlarında kaçınma, aşırı yeme ya da iştahsızlık gibi tepkilere neden olabiliyor. Yetersiz veya aşırı beslenme sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal dengesizliklere de kapı aralıyor. Bu da bireylerin sosyal ilişkilerinden karar mekanizmalarına kadar birçok alanda etkilenmesine yol açıyor.
Tüm bu gelişmelerin ardından, kadim bilgiye dayanan “mizaca göre beslenme” anlayışı yeniden konuşulmaya başlandı. Doğru beslenmenin yalnızca beden sağlığı değil, ruhsal uyum için de önemli olduğu fikri güçleniyor. Kimi uzmanlar, bireyin mizaç yapısına göre hazırlanmış özel beslenme planlarının hem davranışsal dengeyi hem de genel sağlığı olumlu etkileyebileceğini vurguluyor.
İbni Sina’nın asırlar önce ortaya koyduğu mizaç yaklaşımı, günümüz bilimsel verileriyle şaşırtıcı ölçüde örtüşüyor. Beslenme tercihlerimizin yalnızca vücudumuzu değil, ruh halimizi ve davranışlarımızı da şekillendirdiği artık sır değil. Bu nedenle modern yaşamın koşuşturması içinde, bedenimize uygun, dengeli ve sade bir beslenme düzeni oluşturmak, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımız için hayati önem taşıyor.