Osmanlı saray mutfağının gözdesi olan sumak, tarih boyunca hem lezzet hem de şifa kaynağı olarak kullanıldı. Padişah sofralarının vazgeçilmez baharatlarından biri olan sumak, ekşimsi tadı ve sağlık üzerindeki olumlu etkileriyle günümüzde de birçok mutfağın baş tacı olmaya devam ediyor.
Antik çağlardan bu yana kullanılan sumak, özellikle Osmanlı mutfağında et ve sebze yemeklerine lezzet katmak için tercih ediliyordu. Ancak sumağın değeri yalnızca tadında değil; aynı zamanda antioksidan, iltihap önleyici ve sindirimi düzenleyici özelliklerinde saklı. Saray hekimlerinin de sıkça reçetelerine eklediği bu baharat, adeta doğal bir ilaç olarak görülüyordu.
Tarihi kayıtlara göre, Topkapı Sarayı’nda hazırlanan yemeklerde kullanılan baharatlar özel olarak seçiliyor, bazıları ise sadece padişah için özel harmanlarla sunuluyordu. Sumak da bu özel baharatların başında geliyordu. Hem iştah açıcı özelliğiyle sofralara renk katıyor hem de bağışıklık sistemini güçlendirdiği düşünülüyordu.
Günümüzde yapılan araştırmalar, sumağın antioksidan yönüyle serbest radikallere karşı koruyucu olduğunu, ayrıca kan şekeri düzenleme ve kolesterol dengeleme konusunda da faydalar sunduğunu gösteriyor. Bu da onu hem geleneksel tıpta hem de modern beslenme alışkanlıklarında önemli bir yere taşıyor.
Bugün sofralarda salatalardan et yemeklerine kadar pek çok yemekte tercih edilen sumak, aynı zamanda limon alternatifi olarak da kullanılıyor. Özellikle kış aylarında boğaz ağrılarına karşı birebir olduğu bilinen bu baharat, evlerde doğal destek arayanların favorisi haline geldi.
Yüzyıllar öncesinden gelen bu baharat geleneği, günümüzde sağlıklı yaşam arayışındaki bireyler için yeniden keşfediliyor. Hem tarihî kökeni hem de modern faydalarıyla sumak, adeta geçmişle günümüz arasında kurulan şifalı bir köprü gibi…
Not: Her ne kadar doğal bir ürün olsa da, düzenli ilaç kullanan kişilerin sumağı tüketmeden önce uzman görüşü alması tavsiye edilir.