Almanya’da üç yıldır yemek sonrası peş peşe hapşırık krizleriyle yaşamı kabusa dönen 20 yaşındaki genç kadın, çareyi Türkiye’de buldu. Samsun’da ‘doyma hapşırması’ tanısı konulan hasta, doğru tedaviyle sağlığına kavuştu.
Üç yıldır yediği her yemek sonrası hapşırık krizine giren ve Almanya’da çare bulamayan 20 yaşındaki genç kadın, soluğu Samsun’da aldı. Çaresiz kadın, Samsun’da konulan “doyma hapşırması” tanısı ve uygulanan tedavi sayesinde sağlığına kavuştu.
Almanya’da yaşayan genç kadın, üç yıldır her yemek sonrası art arda gelen hapşırık krizleri ve şiddetli burun akıntısıyla mücadele ediyordu. Alerji testleri yaptırmış ve farklı tedaviler denemiş olmasına rağmen sonuç alamamıştı. Almanya’da yalnızca ‘okyanus suyu spreyi’ önerilerek eve gönderilen hasta, yıllarca cevapsız kalan sorunun yanıtını Türkiye’de aldı.
Medicana International Samsun Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü’nde (KBB) yapılan ayrıntılı değerlendirmeler sonucunda genç kadına nadir görülen, ancak çoğu kez gözden kaçan bir tanı kondu. “Doyma hapşırması” tanısı koyarak hastayı değerlendiren KBB Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nesrettin Fatih Turgut, doğru tanı sayesinde tedaviye başladı ve genç kadının sağlığına kavuşmasını sağladı.
“Ne yesem hapşırıyordum” Yemek yedikten sonra yaşadıklarını anlatan genç kadın, şunları söyledi:
“Tatlı, tuzlu, baharatlı ya da sütlü ne yesem değişmiyordu. Sofradan kalktığım an hapşırmaya başlıyordum. Bazen 5-6 kez üst üste hapşırıyordum ve burun akıntım çok şiddetli oluyordu. Bu durum sosyal hayatımı da zorlaştırıyordu” dedi.
Doç. Dr. Nesrettin Fatih Turgut, bu durumun nadir görüldüğünü vurgulayarak, şunları aktardı:
“Poliklinikte yapılan incelemelerle, baharatlı ve asitli yiyeceklerle tetiklenen gustatuar rinit ihtimali dışlandı. Ayrıca yapılan alerjik testler de negatif bulundu. Böylece tabloya en uygun tanı netleşti: ‘doyma hapşırması’. Doyma hapşırması, midenin dolmasıyla birlikte vagus siniri üzerinden burun mukozasının uyarılması sonucu ortaya çıkan bir refleks. Hastamızda da bu mekanizmanın çalıştığını gözlemledik. Çoğu kez alerjiyle karıştırılıyor ve yanlış tedaviler uygulanıyor. Doğru tanı sayesinde gereksiz tedavilerden kaçınmak mümkün oluyor.” ifade etti.
Hastalığın tedavi yönteminden de bahseden Turgut, şunları söyledi:
“Tedavide yavaş yemek yemek hapşırık krizlerini azaltabiliyor. Gerekli durumlarda ilaç tedavisi uygulanabiliyor. Benzer şikâyetleri olanların bir KBB uzmanına başvurması öneriliyor. Doyma hapşırması toplumda çok sık görülmese de, doğru tanı konulmadığında yıllarca süren şikâyetlere yol açabiliyor. Genç kadının yaşadığı bu deneyim, doğru tanının önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Doyma hapşırması, midenin dolmasıyla birlikte hapşırık refleksini tetikler. Alerji ya da enfeksiyonla ilişkili değildir ve genetik yatkınlık söz konusu olabilir. Tedavide en önemli nokta doğru tanı ve yaşam tarzı düzenlemeleridir.”
Yıllarca doyma hapşırması sıkıntısıyla mücadele eden genç kadın, Samsun’da aldığı tanı ve tedavinin ardından Almanya’da sosyal yaşamına sağlıklı bir şekilde devam etti.