Geceleri kendinizi buzdolabının önünde bir şeyler ararken mi buluyorsunuz? Sabahları ise şiş, yorgun ve hiç uyumamış gibi mi uyanıyorsunuz? Merak etmeyin, yalnız değilsiniz. Uzmanlar bu durumu “gece dilenci modu” olarak tanımlıyor. Ancak birkaç basit alışkanlık değişikliğiyle bu döngüyü tersine çevirmek mümkün. Hem de kalori hesabı yapmadan, vücudu şaşırtan bir yöntemle…
Birçoğumuz akşam yemeğinden saatler sonra, özellikle de yatağa gitmeden hemen önce kendimizi abur cubur arayışında buluyoruz. Bu durumun temelinde hormonal dengesizlik, düşük kan şekeri, stres ve tabii ki gün içinde eksik beslenme yatıyor. Vücut aç değil, ama beyin “ödül” peşinde. İşte bu nedenle gece atıştırmaları hem kilo alımını artırıyor hem de sabahları yorgunluk, ödem ve mide şişkinliği ile güne başlama riskini doğuruyor.
Burada bahsedilen şey, gece boyunca aç kalmak değil; bedenin sindirimle değil, onarımla ilgilenmesini sağlamak. Akşam saatlerinde doğru besinlerle desteklenen bir öğün sonrası, vücut geceyi hem daha rahat geçiriyor hem de yağ yakımı aktive oluyor. Sabah ise sonuç: dinçlik, hafiflik ve enerjik bir zihin!
Akşam 19:00’dan sonra ağır yemek yok. Hafif, sebze ağırlıklı ve proteini yeterli bir öğünle günü kapatın.
Geç saatlerde tatlı krizine çözüm: 1-2 adet ceviz + sade bir bitki çayı (örneğin rezene veya melisa).
Yatmadan önce yoğurt + tarçın + 1 tatlı kaşığı keten tohumu karışımı hem tok tutar hem bağırsakları destekler.
Su içmeyi ihmal etmeyin, ama yatmadan hemen önce aşırı sıvı alımından kaçının ki sabaha ödemle uyanmayın.
Bu yöntemi birkaç gün uyguladığınızda vücudunuzda ciddi farklar hissedeceksiniz. Sabah şişlik yerine düz bir karınla, ağırlık yerine hafiflikle uyanmak mümkün. Ayrıca aç kalkmadığınız için kahvaltıyı daha bilinçli yapabilir, gün boyunca kan şekeri dalgalanmalarından da korunabilirsiniz.
Vücudunuzu aç bırakmadan, tam tersine doğru zamanlama ve doğru besinlerle destekleyerek gece dilencisinden sabah kraliçesine dönüşebilirsiniz. Kalori hesabı yapmadan, yoksunluk hissi olmadan, sadece birkaç alışkanlıkla… Unutmayın, mesele ne yediğiniz değil, ne zaman ve nasıl yediğinizdir.