Volkan Konak’ın 27 yıllık eşi Selma Konak ilk kez sessizliğini bozdu. Volkan Konak 31 Mart tarihinde sahnede kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmişti.
Volkan Konak 31 Mart’ta KKTC’de sahne aldığı esnada kötüleşerek yere yığılmıştı. Apar topar hastaneye kaldırılan ünlü sanatçı yapılan müdahalelere rağmen hayatını kaybetmişti.
58 yaşında hayata veda eden Konak’ın cenazesi baba ocağı Trabzon’un Maçka ilçesinde defnedilmişti. Ani vefatıyla herkesi üzen Volkan Konak en çok eşini üzmüştü. Acılı eş aylar sonra ilk defa konuştu.
Selma Konak, “Türkiye çok sevdiği büyük bir sanatçısını kaybetti. Siz ise çok sevdiğiniz eşinizi, çocuklarınızın babasını. Hiç beklemiyorduk bunu. Hepimizin bir kez daha başı sağ olsun. En çok da sizin. ‘Nasılsınız’ sorusunu sormak böyle anlarda çok zor biliyorum, ama biraz olsun toparlayabildiniz mi?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Asla. Bu mümkün mü? Çok büyük bir yarım kalmışlık var. Hayatım boyunca Volkan’dan ayrı kalmadım. Ne bedenen, ne ruhen. En büyük korkum da bir gün Volkan’dan uzak kalmaktı. Korktuğum en büyük şey başıma geldi ve insan çok sevdiğiyle sınanırmış, ben bununla sınandım, sınanıyorum. Şu an bu röportajı vermek bana dünyanın en zor görevi gibi geliyor.”
“Nasıl bir boşluk. Ne yaşıyorsun içinde?” sorusuna ise Konak şu şekilde konuştu:
“Yaşamıyorum sanki ya! Garip bir duygu. Bu söyleyeceğim birçok insan için bu çok saçma gelebilir, belki eleştirebilirler ama asla kınamasınlar. Ben Volkan’ı kendi çocuklarımın bile önüne koyuyordum. Hani herkes der ki ‘insan çocuklarının önüne koyar mı eşini?’ evet koyarmış. Bende bu böyle işledi. Benim için Volkan herkesten öndeydi, kendimden bile. Yani bu acının tarifi imkânsız.”
“Ben çok büyük bir bıçak darbesi almış gibiyim. Canım çok acıyor. Tedavisi imkânsız bir yara bu. Onsuz her güne uyanmak korkunç bir şey. ‘Telefon’ denilen o minik alet bile anlamını yitirdi. Çünkü benim için telefon, Volkan’ın beni araması, Volkan’ın bana mesaj atmasıydı. Ama şu anda ne telefon, ne başka hiçbir şey umurumda değil biliyor musun? Sadece çocuklarım. Zaten küçük olanlar yanımda, büyük olanlar bana iki saat sonra da ulaşsa olur, hiç sorun değil. Benim için telefon bile, her şey anlamını yitirdi.”
“Evet. Hem de çok büyük bir yas bu ve hiç bitmeyecek… Aslında nefes alıyorsun sanki sadece. Ama çocuklarım için yaşamak zorundayım. Ölümden hiç korkmuyorum, herkese de aynı şeyi söylüyorum. Neden? Eğer Volkan’a kavuşmak varsa bu işin sonunda, hiç korkmuyorum. Ama şu anda yaşamak zorundayım, çünkü küçük çocuklarım var. Çünkü hep derdim ki, ‘Volkan bir şey olacaksa beraber ölelim.’ İçerlenirdi. ‘Selma lütfen böyle deme, ben eğer bir gün ölür gidersem, senin güçlü kalıp çocuklarımıza sahip çıkman gerekiyor.” Ben şu an güçlü durmaya çalışıyorum, yani sırf sadece Volkan’ın dediğini yapmaya çalışıyorum.”
Selma Konak yaşadığı acıyı şu şekilde tarif ediyor:
“Peki bunu yaparken çocuklara hissettiriyor musunuz bu büyük acıyı? Onlar da çok sarsıldı. Baba acısı kolay değil.”
“Hayır, güçlü durur gibi yapıyorum. Nefes alıyorum, nefes veriyorum, yani yaşıyor gibi yapıyorum, bu kadar! Başka yaptığım bir şey yok ama hayattan zevk alıyor musun dersen, zerre zevk almıyorum. Çünkü Volkan’sız hayat benim için hiçbir şey. Tek gayem çocuklarımın biraz daha büyüyüp ellerinin ekmek tutmasını sağlamak. Çünkü küçük kızım daha 9 yaşında.”
“İnsan sevdiğini toprağa koyunca bir yanı da onunla gider derler zaten… Nasıl bir hayatınız var, günleri nasıl geçiriyorsunuz?”
“Diyorum ya, ben Volkan’sız yaşamayı bilmiyorum. 17 yaşımdan beri, 34 yıldır onunla bir hayat sürüyorum. Onsuz nefes almayı bile bilmiyordum bak.”
“17 yaşında mı tanışmıştınız ve nasıl, nerede?”
“Evet 17 yaşından beri beraberiz. Kuzeninin komşusuydum ben, onun amcasının kızının. Orada tanıştık, o gün bugündür hep beraberiz. İnanılmaz büyük bir aşktı. Bazı medya organlarında ipe sapa gelmez şeyler yazmışlar, sözde 14 yaşında beni kaçırmış falan, hayır. Bu adamı pedofili falan yapmaya çalıştılar o yüzden. Hatta o yüzden birkaç tanesini mahkemeye bile verdi.”
“34 yıl dile kolay ama sanırım istediğiniz gibi bir düğün yapamadınız ve yıllar sonra tekrar gelinlik giymiştiniz. O günü de anlatır mısınız?”
“O dönem evet maddi durumumuz biraz zayıftı ama bu durumdan hiç şikayetçi değildik. Kokteyl tarzı bir şeyler yapmıştık böyle. 18 Nisan 1998’de evlendik. Kokteyl gibi minik bir şey yapmıştık. Volkan bu duruma içerliyordu ama ben asla… Çünkü onunla olmak zaten yeniden doğmak. Düğün dernek olmasa ne yazar!”
Volkan Konak’ın eşi “Hiç gidemediği bir yeri, yarım kalan bir hayali var mıydı?” sorusuna şu sözlerle cevap verdi:
“Vardı tabii olmaz mı? Dünyayı gezecektik onunla. Dünya turuna çıkacaktık. O emekli olacaktı. İşlerini azaltacaktı. Beraber gezecektik. Yani işlerini sadece yazın yapacaktı. Bize daha çok zaman ayıracaktı. Bana, çocuklarına. Tabii ki kaldı. Kalmaz olur mu? En büyük hayalimizdi ama biz Bodrum’da yıllar sonra hayalimiz olup aldığımız o evde bile zaman geçiremedik. Yani birbirimize istediğimiz zamanı ayıramadık ki benim en büyük üzüntüm o. Ben 27 yıllık evliyim. Ama 34 yıllık beraberliğim var. Ben Volkan’a doyamadım. Belki de 90 yaşında da ölseydik, yani o da ölseydi, ben de ölseydim yine doymazdım, doyamazdık. Çünkü biz birbirimize garip bir ruh olarak bağlıydık. Öyle sadece bir karı koca ilişkisi değildi bizimkisi. Yani normalde evlilikte bir süre sonra aşk biter. Sadece sevgi kalır. Bizde hiç bitmedi. Birbirimize olan o aşkımız, sevgimiz, tutkumuz hep vardı.”