Bugün birçok kişinin adını bile duymadığı ama Osmanlı saray sofralarında en çok pişen yemeklerden biri olan tavuk çullaması, yüzyıllar sonra yeniden mutfaklara dönüyor. Sade ama bir o kadar zengin malzemelerle hazırlanan bu tarif, hem doyurucu hem de geleneksel bir lezzet arayanlar için birebir.
Tavuk çullaması, özellikle Osmanlı’nın son dönemlerinde saray mutfaklarının vazgeçilmezlerinden biri haline gelmişti. Hem pratik hazırlanışı hem de kalabalık sofralara uygunluğu nedeniyle tercih ediliyordu. Haşlanan tavuğun didiklenip, unla hazırlanan pelte kıvamında bir sosla buluşmasıyla ortaya çıkan bu yemek, adeta dönemin fırın kokulu bir zaman kapsülü gibi…
Tavuk çullaması için aslında ihtiyacınız olan şey oldukça basit:
Tavuğun haşlanmış eti
Un ve tereyağından yapılan koyu bir sos
Tavuk suyu
Ve son olarak sabır…
Tüm bu malzemeler bir araya geldiğinde, fırından çıkan yemeğin kokusu bile tarihe küçük bir yolculuk başlatıyor.
Bu yemeğin hakkını vermek istiyorsanız, mutlaka fırın kullanmalısınız. Haşlanmış tavuk etlerini pelte kıvamındaki sosla buluşturduktan sonra fırında hafifçe kızarana dek pişirmek, yemeğe dışı hafif sert, içi yumuşacık bir dokunuş katıyor. Üzerine bir parça tereyağı gezdirmekse en güzel final…
Bugün tavuk çullamasını bulmak zor olsa da bazı yöresel mutfaklarda hâlâ yaşatılıyor. Kırşehir’deki tarihi konaklarda ya da Anadolu’nun yerel mutfaklarını yaşatmaya çalışan restoranlarında bu lezzete rastlamak mümkün. Yeniden keşfedilen her tarif gibi, çullama da geçmişin izlerini bugünün sofralarına taşımaya devam ediyor.
Tavuk çullaması, bol proteinli, sade ve doyurucu bir yemek. İçinde abartılı hiçbir şey yok. Ne fazla baharat ne yoğun yağ… Ama tam da bu sadelik onu özel kılıyor. Yanına sıcak bir ayran ve birkaç dilim taş fırın ekmeğiyle tamamlandığında, sofranız küçük bir saray sofrasına dönüşebilir.