Pamuk tarlalarını boydan boya kaplayan beyaz kozalaklar, tekstil endüstrisinin hammaddesi kadar kırsal kalkınmanın da sembolü. Türkiye’den Amerika’ya, Hindistan’dan Brezilya’ya kadar geniş bir kuşakta yetişen pamuk, güneşi bol, yağış dağılımı dengeli bölgelerde en yüksek verimi verir. Yumuşak lifleri ipliğe dönüşmeden önce ısı biriktiren toprakta filizlenir; uzun gün ışığı fotosentezini hızlandırarak koza içindeki elyafı kalınlaştırır. Doğru iklim, uygun toprak ve modern sulama yöntemleri birleştiğinde pamuk, dekar başına 550–600 kg kütlü verime ulaşabilir.
Türkiye’nin pamuk haritasına baktığımızda Ege ve Güneydoğu Anadolu başı çekerken, Akdeniz havzası da hızla yükselen ikinci bir merkez olur. Dünya sıralamasında Hindistan, Çin ve ABD üçlüsü en çok üretim yapan ülkelerken, Pakistan, Brezilya ve Türkiye takip eden üst ligde yer alır. Pamuk plantasyonları sıcak ve kurak sezonu sevse de, büyüme döneminde toprağın nemini koruyacak dengeli yağış veya etkin sulama ister. Diğer yandan lif kalitesi, gece–gündüz sıcaklık farkının yüksek olduğu mikroklimalarda artar; bu yüzden çukurova gibi delta ovaları koza dolgunluğunda öne çıkar.
Pamuk nerede yetişir sorusunun dünya cevabı tropik ve subtropik kuşaktır. Ekvatorun 35° kuzey ve 35° güney enlemleri arasında kalan alanlar, uzun ve sıcak büyüme mevsimi sunar. Hindistan’ın Gujarat bölgesi, ABD’de Texas–Mississippi hattı ve Brezilya’nın Mato Grosso eyaleti, iklim avantajı ve geniş tarım arazileriyle küresel üretimin üç temel direğini oluşturur. Bu bölgelerde yıllık ortalama sıcaklık 25–30 °C, vejetasyon süresi 200 günden uzundur; koza olgunlaşması için toplam 1 600–1 800 °C sıcaklık toplamı gerekir.
Türkiye’de pamuk en çok hangi bölgede yetişir dendiğinde ilk sırada Güneydoğu Anadolu çıkar; Şanlıurfa ve Diyarbakır illeri 2024 yılında toplam 600 000 ton kütlü pamuğu hasat ederek ülke üretiminin %45’ini karşıladı. Ege Bölgesi’nde İzmir, Aydın ve Denizli illeri, uzun elyaflı “Ege pamuğu” markasıyla iplikçilikte aranan kaliteyi sunar. Akdeniz’in Çukurova Ovası’nda Adana ve Mersin, sulama yatırımlarıyla verim artışını hızlandırmıştır. İç Anadolu ise kuraklık ve kısa sıcak dönem nedeniyle sınırlı deneme alanlarına sahiptir.
Pamuk hangi iklimde yetişir sorusunun cevabı üç kelimede özetlenir: sıcak, uzun, kurak. Büyüme devresinde en az 180 yağışsız sıcak gün, toprağın 18 °C’nin altına düşmediği tohum çimlenme eşiği, olgunlaşma döneminde düşük nem ve güçlü güneş ışığı gereklidir. Kışın don görmeyen, yazın 40 °C’ye kadar çıkan sıcaklıkları telafi eden sulama alt yapısı, koza çürümesini engeller. Yüksek gece sıcaklığı elyaf inceliğini olumsuz etkilediğinden, denizden içeriye uzanan alüvyal ovalar gün içi geniş sıcaklık farkıyla kaliteyi üst düzeye taşır.
1.Toprak Hazırlığı: Killi–tınlı, pH 6,5–7,5 toprakta derin pullukla işleme, ardından diskaro ile yer seviyesini eşitleme.
2.Ekim: Nisan ortası–Mayıs başı, tohum derinliği 4–5 cm, sıra arası 70 cm, sıra üzeri 20 cm; dekara 4–5 kg tohum.
3.Sulama: Damla veya merkez pivot; kritik dönemler çiçek açımı ve koza doldurma. 6–7 gün aralıkla 40–50 mm su.
4.Gübreleme: Azot toplam 18–20 kg/da, fosfor 8–10 kg/da, potasyum 6 kg/da; azotun yarısı ekimde, yarısı koza başlangıcında.
5.Zararlı Mücadelesi: Pamuk yaprak kurdu ve yeşil kurt, feromon tuzakları ve biyolojik preparatlarla kontrol.
6.Hasat: Eylül–Ekim arasında koza %65 açtığında kimyasal yaprak dökücü sonrası mekanik toplayıcı ile hasat.
Kütlü pamuk, %12 nemin altına düşene kadar havalandırmalı ambarlarda bekletilir. Lif kalitesinin düşmemesi için depolama 35 °C’nin altında, hava sirkülasyonu yüksek alanlarda yapılır. Çekirdek ayrıldıktan sonra balyalanan elyaf, 200–220 kg’lık bloklar hâlinde iplik fabrikalarına sevk edilir.