Aşırı sağcı ve popülist Almanya için Alternatif (AfD) Partisi'nin gizli toplantılarının gün yüzüne çıkmasının ardından Federal Meclis'te sesler yükseldi. AfD Partisi Eş Genel Başkanı Alice Weidel'in iktidara gelmeleri halinde ülkenin Avrupa Birliği'nden (AB) çıkması (Dexit) için referandum yapacaklarını söylemesi ise gerilimi artırdı.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Meclis'te bütçe görüşmeleri sırasında, AfD siyasetçilerinin de bulunduğu bir toplantıda tepkisini dile getirdi. Scholz, "Ülkedeki villalarda, nüfusun bir kısmının bu ülkeden nasıl çıkarılabileceğinin konuşulduğu konferanslar düzenlendiğinde sessiz kalamayız. Bu Alman tarihinin en karanlık dönemlerini hatırlatıyor." dedi.
AfD'nin gizli planları karşısında binlerce Alman vatandaşının tepkilerini sokakta görmesinden büyük memnuniyet duyduğunu belirten Scholz, yıllardır Almanya'da yaşayan ve çocuklarını burada yetiştirenlerin ülkenin terk edilmesi söyleminden endişelendiklerini aktardı.
Scholz, "Bu nedenle burada hepimizin çok net bir taahhütte bulunması gerektiğini düşünüyorum. Bu vatandaşların yanında duruyoruz, onların korkmalarına gerek yok. Demokrasi bizi korur." dedi.
AfD temsilcilerinin Almanya'nın AB'den ayrılmasını ifade eden "Dexit" kelimesini kullandığına dikkati çeken Scholz, "Bu, Avrupa ve Almanya'nın başına gelebilecek en büyük refah yıkımı olur." değerlendirmesinde bulundu.
Scholz, Almanya'nın AB'den en fazla faydalanan ülke olduğunu kaydetti.
Bir diğer yandan İngiltere'nin ABD'den ayrılışının 4. dönümünde Almanya'da gündemin 'Dexit' olması dikkat çekti.
Öte yandan Almanya Başbakanı Scholz, Almanya'nın Avrupa'nın güvenliği için Ukrayna'ya destek vermeye devam edeceğini aktardı. Scholz, Brüksel'de yarın düzenlenecek Avrupa Liderler Zirvesi öncesinde diğer Avrupalı ülkelere Ukrayna'ya daha fazla destek vermeleri çağrısında bulunarak "Bu sadece Almanya'ya bağlı olmamalı." ifadesini kullandı.
Ukrayna'nın desteklenmesine daha fazla ülkenin katılmasını istediğini vurgulayan Scholz, "Çoğunu biz yapmak zorunda kalırsak bu Ukrayna için yeterli olmaz." değerlendirmesinde bulundu.
İngiltere, Galler, Kuzey İrlanda ve İskoçya'dan oluşan Birleşik Krallık'ta, Haziran 2016'da yapılan AB referandumunda yüzde 48'e karşı yüzde 52 ile Brexit kararı alınmıştı. Birleşik Krallık, AB'den resmen 31 Ocak 2020'de ayrılmıştı. Taraflar 31 Aralık 2020 tarihine kadar geçiş süreci uygulamış, bu sürede Birleşik Krallık AB kurallarına bağlı kalmayı sürdürmüştü.