Columbia Üniversitesi öğrencisi ve Filistinli aktivist Mahmud Halil’in ICE tarafından gözaltına alınmasıyla ilgili avukatları, Trump yönetimi ile Filistin karşıtı gruplar arasındaki yazışmaları ortaya çıkarmak için Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası (FOIA) kapsamında resmi başvuru yaptı. Halil’in sınır dışı edilmesi kararı tartışmalara yol açarken, avukatlar sürecin siyasi bir hedefleme olduğunu savunuyor.
ABD'deki üniversite kampüslerinde büyüyen Filistin'e destek gösterilerinin sembol isimlerinden biri olan Columbia Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi Mahmud Halil, 8 Mart günü eşiyle evine dönerken gözaltına alınmıştı. Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) yetkilileri tarafından apar topar tutuklanan Halil'in yeşil kartı iptal edilmiş, tutukluluğu süresince Louisiana’daki bir gözaltı merkezine gönderilmişti.
ABD merkezli Anayasal Haklar Merkezi (CCR), Halil'in gözaltına alınmasında sadece ICE değil, Trump yönetimi ile bazı Filistin karşıtı gruplar arasında bir işbirliği olduğunu öne sürüyor. Bu çarpıcı iddia, Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası (FOIA) kapsamında yapılan resmî başvuruyla kamuoyunun gündemine taşındı.
CCR avukatlarından Ayla Kadah, yaptığı açıklamada, “Elde ettiğimiz veriler, Trump yönetiminin bu gruplarla koordineli şekilde hareket ettiğini ortaya koyuyor. Bu işbirliği, göçmen karşıtı bir kampanyanın parçası olarak büyüyor. Mahmud Halil ise bu hedeflerin en son kurbanı.” dedi.
Avukatların başvurusunda, ICE, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı gibi kurumların Halil’e dair yaptığı yazışmaların açıklanması talep edildi. Belgelerin, Trump yönetiminin protestolara liderlik eden yabancı uyruklu bireyleri hedef alıp almadığını gün yüzüne çıkarabileceği belirtiliyor.
Halil’in 11 Mart’ta başlayan duruşmalar silsilesi, 29 Mart’ta yapılan duruşmada Newark Federal Mahkemesi'nin tutukluluğun devamına hükmetmesiyle yeni bir boyut kazandı. Son olarak, göçmenlik yargıcı Jamee Comans, Halil’in sınır dışı edilmesine hükmetti. Bu karar, yalnızca bireysel bir dava değil, aynı zamanda Filistin’e destek veren yabancı öğrencilerin ABD’deki yasal statüsünü etkileyebilecek daha geniş bir sürecin parçası olarak görülüyor.
CCR'nin açıklamasında, “Mahmud’un cevapları hak ettiği gibi, kamuoyu da hak ediyor.” ifadesi dikkat çekiyor. FOIA başvurusuyla talep edilen belgeler, sadece bir öğrencinin değil, ABD’deki ifade özgürlüğünün ve siyasi gösterilere katılan göçmenlerin geleceğini de etkileyebilecek nitelikte olduğu dile getiriliyor.