İsrail ordusunda görev alan bir asker, Gazze’de sivillerin keyfi olarak öldürüldüğünü ve komutanların savaş suçlarına cezasız şekilde karar verdiğini açıkladı.
İsrail ordusunun yedek askerlerinden biri, İngiltere merkezli Sky News kanalına verdiği röportajda, Gazze’deki görevleri sırasında sivillerin keyfi şekilde öldürüldüğünü ve öldürme emrinin tamamen görevdeki komutana bağlı olduğunu açıkladı.
Üç kez Gazze’de görev yapan ve kimliğini gizli tutan asker, “Bir bölgedeydik ve verilen emir netti: İçeri giren herkes ölecek. Tehlike olup olmaması önemli değildi. Kim olursa olsun vurulacaktı” dedi.
Tümen’e bağlı olarak görev yaptığını söyleyen asker, iki kez Netzarim Koridoru’na konuşlandırıldığını belirtti. Bu koridor, Gazze’nin ortasında, denizden İsrail sınırına kadar uzanıyor ve bölgenin kontrolünü İsrail lehine bölmeyi amaçlıyordu.
Asker, konuşlandıkları bölgelerde çoğu zaman boşaltılmış Filistinli evlerinde kaldıklarını ve bu evlerin etrafına görünmez çizgiler çizilerek, Gazze sakinlerine yasak bölgeler ilan edildiğini ifade etti: “Komutanlar bu sınırları Gazze halkının bildiğini iddia ediyordu ama bu mümkün mü? İnsanlar bu çizgiyi geçince vuruluyordu. Bazen sadece bisiklet süren bir genç oluyordu bu kişi.”
Asker, birçok meslektaşının tüm Gazzelileri düşman olarak gördüğünü, hatta silahsız sivillerin bile potansiyel terörist olarak kabul edildiğini söyledi. Bu algının üst düzey komutanlar tarafından da teşvik edildiğini belirten asker, Şucaiyye bölgesinde yaşadığı bir olayı şöyle anlattı: “Bazı Filistinliler, terk edilmiş binalardan hurda ve güneş paneli topluyordu. Hiçbir tehdit yoktu. Ama her komutan kendi kurallarını koyabiliyor. Bu tam bir Vahşi Batı. Kimse hesap vermiyor.”
İşte Sky News'te yer alan o röportaj:
İsrailli asker, bazı silah arkadaşlarının 7 Ekim’de Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırıya atıfta bulunarak sivillerin ölmeyi hak ettiğini düşündüklerini dile getirdi: “Diyorlardı ki: ‘Bu insanlar 7 Ekim’i engellemek için bir şey yapmadı. Hatta belki de keyif aldılar olanlardan. O yüzden ölmeyi hak ediyorlar.’ Hiç kimse onlara acımıyordu.”
Bu inancın ordu içinde yaygın olduğunu vurgulayan asker, şöyle devam etti: “Birçok kişi, kalben doğru bir şey yaptığını hissediyordu. Bu insanların masum olmadığını düşünüyorlardı.”
İsrail'de askerlerin orduyu eleştirmesi oldukça nadir ve toplumsal olarak riskli bir davranış olarak görülüyor. Kimliğini gizleyen asker, “Bir hain olarak damgalanmak ya da dışlanmak istemiyorum. Ama gördüklerimi anlatmazsam bunun vicdan azabıyla yaşayamayacağımı biliyorum. Kötü bir şeyin parçası oldum. Bunu anlatmam gerek. Çünkü hem asker hem vatandaş olarak hâlâ bu sistemin içindeyim" dedi.
İsrail toplumunda orduyu eleştirmenin zor olduğuna dikkat çeken asker, şunları da ekledi: “Halkın çoğu savaşın gerekliliğini sorgulamıyor. Ama neler olup bittiğini gerçekten bilselerdi, belki onaylamazlardı. Bu anlatılanlar bir şeyleri değiştirebilir.”
Diğer yandan iddialara ilişkin açıklama yapan İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), tüm operasyonların uluslararası hukuka ve angajman kurallarına uygun şekilde yürütüldüğünü savundu. Açıklamada, “IDF, yalnızca askeri hedeflere yönelik faaliyet yürütür ve sivilleri ya da sivil yapıları hedef almaz. İhlal iddiaları ilgili makamlarca incelenmektedir” ifadeleri yer aldı.