PUBG sebebiyle intihar eden 12 yasindaki çocuk ve 4 yasindaki çocugun ablasini biçaklamasi olayi yeniden gözler, siddet içerikli oyunlarin çocuk psikolojisine etkisine çevrildi.
Ailelerin yas sinirina dikkat etmeksizin çocuklarin dijital oyun oynamalarina izin vermesi sadece satis odakli medya üreticilerinin de istahini kabartiyor. Bunun yani sira bazi sosyal medya kullanicilari, video platformlarinda ‘parodi’ adi altinda bu oyunlara dehset verici unsurlari ekleyerek çocuklar için içerik haline getiriyor. Çocuklarin sevdigi bazi karakterler ya da dönemsel moda olan bazi filmlerin bas kahramanlari bu korku oyun içeriklerinin basrolü yapiliyor. Sevdigi kahramanlarin içeriklerini arayan çocuklar bu korku ve siddet aginin içerisine düsebiliyor.
Minecraft, Roblox türü oyunlari oynama yasi üreticiler tarafindan daha yüksek olarak gösterilse dahi ülkemizde bu tür oyunlari oynama yasi okul öncesi çaga kadar düsmüs durumda. PUBG oyunu ise üreticiler tarafindan 17 yas olarak sinirlandirilsa da ortaokul hatta ilkokul düzeyinde oynayanlar görülebiliyor. Bazi oyunlar içerisinde online olarak yazili ve sesli iletisim aginda bulunabilmesi sebebiyle çocuklarin sanal istismara açik olmasi da söz konusu…
Samsun’da PUBG oynayan 12 yasindaki çocuk ailesinin kendisine oyun oynamasi için izin vermeyince kendini vurdu. Bursa’da 4yasindaki çocuk 11 yasindaki ablasinin camdan bakmasina kizinca arkadan yaklasarak biçakladi. Bu hafta yasanan iki olayda da gözler yeniden çocuklarin maruz kaldigi siddet içeriklerine çevrildi.
Tgrthaber.com.tr’den Banu Iriç’e konusan Psikolog Mehmet Teber, ailelerin ekran kullanim süresine takildigini ancak içerik konusunda dikkat etmedigini hatirlatti. Teber ailelerin süre konusunda izleyebilecekleri formülü ve çocuklar için en tehlikeli 3 içerigi anlatti.
Teber, medyanin özellikle 3 içerigin çocuklari mahvettigini ve etrafindaki gerçek olaylara karsi da duyarsizlastirdigini böyle anlatti: “Birincisi medya, birçok açidan çocuklara zarar veriyor. Faydalarini herkes her yerde anlatiyor. O yüzden anlatmayacagim ama ekranlardan birincisi süre zarari. Ikincisi de içerik zarari diyebiliriz içerik zararin içerisinde ne var? Çok fazla siddet var. Akran zorbaligi okullarda çok yaygin artik. Baska ne var? Cinsellik var, yasitlarindan daha fazla kaldirabileceklerinden daha fazla cinsellik var ve korku var. Bu 3 içerik tehlikesi çocuklari mahvediyor, asiri korkmus çocuklar görüsüyoruz. Olmadik görüntülere maruz kalmis, müstehcen görüntülere maruz kalmis, kafasi karismis çocuklarda çok sikinti görüyoruz. Ve siddet içerikli seylerde izlemis bunu modellemis örnek almis kisiler görüyoruz. Son zamanlarda yansiyanlar genelde siddet yönüyle alakali. Çocuk çok fazla siddet içerigine maruz kaldiginda birincisi siddetin normallesmesi oluyor. Yani çocuk bu siddeti normal bir çözüm yolu olarak görmeye basliyor. Örnegin Gazze için reaksiyon almiyor mesela ya da dünyadaki baska bir siddet olayi için reaksiyon almiyor. Önünde bir siddet oluyor ona tepki vermiyor. Çevresinde birisi sorununu siddetle bir seyi çözmeye çalisiyor. Bunu normal karsilayabiliyor. Ikincisi siddetin modellenmesi çocuklar çok fazla rol model alarak davranislari benimsiyorlar. Bir sorunu ben nasil çözecegim? Nasil isin içinden çikacagim? Öfkelendigimde bu öfkeyi nasil ifade edecegim? Bunun çözüm yolu olarak bu sefer önüne siddet çikiyor. Siddeti modelliyor. Dolayisiyla medyada gördügümüz, ‘kardesini biçakladi, intihar etti, ona vurdu, okula zorbalik yapti’ hep siddetin modellenmesi. Modellenmiyorsa bile en azindan diger seyirci konumunda kaliyor, normallestiriyor. Ötekisi siddete duyarsizlastirma diyebiliriz. Siddetle ilgili konu, onun artik hiç vicdanini sizlatmiyor. Birisi ölmüs mü, yaralanmis mi? Bu çok basit, tasin yere düsmesi gibi siradan bir olay gibi geliyor. Bu vermesi gereken duygulari veremiyor, gösteremiyor. Çünkü artik o siddete duyarsizlasmis oluyor. Dolayisiyla hem normallestiren hem duyarsizlastiran hem de modellenen bir durum siddet. Içerige çok dikkat etmek lazim çocuklarda ki çocuklar zehirlenmesin. Ben gidaya benzetiyorum, sanal içerikleri; gida agzimizdan giriyor, sanal içerik beynimizden giriyor. Hiçbir aile çocuguna bozulmus küflenmis, bekletilmis son kullanma tarihi geçmis yemek veriyor mu, vermiyor. Niye çünkü midesi karisacak, bozulacak hasta olacak. Aynen sosyal medyada bize bozulmus içerikler sunabiliyor. Çocuklara da korku, siddet ve cinsellik 3 temel sey.”
Teber ailelerin çocuklarinin ekranla geçirdigi süreyi kisitlamakla ugrasirken asil içerigi kaçirdiklarina dikkat çekti. Ailelerin teknoloji dostu olup çocuklariyla birlikte oynamalari gerektigini belirterek sözlerini söyle sürdürdü:
“Teknolojiyle barisik olup çocuklarinin ne yaptigini bilmeleri lazim. Ne oynuyorsun, Roblox yani içerisinde bir sürü oyun barindiriyor. Hangi oyunlari oynuyorsun? Oynadigin oyunlari gel biraz beraber oynayalim. Oyun temelde ne yapmaya çalisiyor? Sorunu nasil çözüyor, içerigi kontrol etmeleri lazim. Bizde genelde mücadele süre mücadelesi oluyor. Çok izledin, az izledin, aksama kadar oynadin birak artik. Süre mücadelesini veriyoruz ama içerik mücadelesini çok fazla vermiyor ebeveynler anlamadiklari için bazen bilmedikleri için.”
Teber satisa yeni sunulan Apple Vision Pro ile teknoloji pazarinda daha da yayginlasacak olan sanal gerçeklik gözlükleri ilgili de aileleri uyararak gerçek ve sanal ayriminin çocuklarda 10 yastan sonra oldugunu anlatti:
“Bir çocuk çok fazla ekranla ugrastiginda sadece siddetin normallestirilmesi modellenmesi olmuyor. Sanal gerçek karisimi gerçeklesmeye basliyor. Simdi biz yetiskinler olarak sanal ve gerçegi ayirt edebiliyoruz. Bir tarafimiz diyor ki bu izledigin sey senaryo ama iyi bir senaryo bizi de aglatabilir. Yetiskin olarak, üzülüyoruz, korkuyoruz. Yani iyi senaryo bu demek yetiskin de olsan senin içine katabilen demek. Biz bile kendimizi bu kadar ayirt edemezken disari alamazken, çocuk gibi varlik, bunu gerçek bir deneyim olarak yasiyor. Bir sanal bir deneyim olarak yasamiyor. Ebeveynlere diyorum ki, sokakta çocugunuzun önünde kanli biçakli kavga etsek bunu izletir misiniz? Hayir, çocugu hemen oradan uzaklastirirsiniz. 2 kisi sevisse götürüp çocugu önüne koyar misiniz? Sanalda olunca sanki yok gibi , etkilenmiyormus gibi bir hava olusuyor ama çocugun için sanal gerçek ayirimin 10 yaslarinda falan yavas yavas oturmaya basliyor. O zamana kadar onun için, o da bir gerçek. Bunu unutmamak lazim. Çok fazla muhatap oldugundan sanal gerçek ayrimi karisiyor ve oradakilerine gerçek hayatta çok daha rahat uygulayabiliyor.
VR gözlükleri zaten bu aradaki duvari daha da siliklestirecek. Hangisi sinav hangisi gerçek ayrimimiz gittikçe dagilacak. Hani rüyayla gerçegi ayirt edememek gibi, psikolojide bu hastaliktir. Sen bunun rüya oldugunu bilirsin. Ama çocuklar bazen bir rüya görür, öbür boyu korku gelistirebilir. Çünkü onun gerçek bir deneyimden farkini ayirt edemiyor. Ikinci dikkat etmemiz gereken yer burasi çok fazla süre içerisinde kaldiginda sanal gerçeklik karisimi dedigimiz bir sey oluyor.
Çocuklarin ekran karsisinda geçirmesi gereken süreyi Mehmet Teber söyle formüllestirdi:
“Ekran süresi anlaminda benim önerdigim basit bir formül var. Yasi çarpi 10 dakika… Buna telefon, tablet, televizyon dahil. Yani 12 yasindaysa en fazla 120 dakika, bu yastan sonra da 2 saatte sabit kalmali. Yine çözümleri konusacak olursak sanal oyunlar kesinlikle hafta sonunda olmali. Hafta sonu egitimiyle ilgilenecek, hafta içi sanal oyun olmamali.”
Çocuklarda intihara kadar sürükleyen oyunlarin bagimlilik noktasina gelebilecegine hatirlatan Teber su davranislara dikkat çekti:
“Sanal gerçek ayriminin tehlikesi ama sanal oyun bagimliligi diye artik psikolojide bir bagimlilik türü var. PUBG oynayamadigi için kendini öldüren, intihar eden çocuk muhtemelen bagimli çocuk, hani bagimli olmayan çocuk yoksunluk sendromu yasamaz. Ama bir çocuk bagimliysa? O zaman yoksunluk sendromu çok olur. Hani madde bagimlilarinin madde alamayinca krize girmesi, bagirmasi, çagirmasi olmadik hareketler yapmasi, çildirmasi delirmesi gibi düsünün. Dolayisiyla orada çok ciddi bir yoksunluk meselesi var diye düsünüyorum. Bagimliligin kriteri nedir? Yoklugunda benim ayarim bozuluyor. Ben kendimi kaybediyorum, tepkiler veriyorum. Oyun nedeniyle arkadas iliskileri yok, misafirlige gitmiyorum. Sadece kafamda oyun düsünüyorum. Bunlar artik bagimliliga dogru gidiyor.
Psikolog Mehmet Teber, Milli Egitim Bakanligi’nin okul günlerinin uzatilmasi konusunu gündeme almasini da degerlendirdi. Teber çocuklar için akademik yönden daha çok yaz okulu gibi beceri gelistirme aktivitelerin olmasi gerektigini aktardi:
“Çocugun bulundugu yer sokak mahalle gibi bir ortam içermiyorsam kisin çok soguktan dolayi çocuklar evde kaliyor. Artik yazin çok sicak aksam bese kadar disari çikamiyor. Havalar çok sicak çikamadiklari vakitte bu çocuk ne yapacak ev içerisinde? Bu sefer ekran meseleleri daha çok gündemimize geliyor. Bu nedenle hani akademik anlamda uzatmayi dogru görmüyorum. Zaten çocuklara çok fazla bilgi veriyoruz ama okul sürelerini uzatip yaz okulu gibi bir sey yapip daha sosyal etkinlik beceri gelistirme, etkilesim agirlikli planlar yapmak daha dogru olacagini düsünüyorum. Artik daha hayata dair beceriler onlarin olmasi gerektigini düsünüyorum.”
Teber çocugun oyun ihtiyacina dikkat çekerek sanal oyunlarin abur cubur gibi oldugunu söyledi:
“Oyun çocugun ihtiyaci. Gerçek oyun 7-8 yasina kadar oyuncaklarla oynanir. Sonra sokakta maç yaparsin, ip atlarsin, arkadasla oynarsin. Evde çok oyun oynayamazsin. Belli bir yastan sonra oyuncaklar dönemi biter. Çocuk oyun oynamak istiyor ama realitede gerçekte buna yer yok. Mekan yok, zaman yok. Bu sefer bir oyun arayisina giriyor ya evdeki oyuncak çagini da geçtiyse elimizde tek seçenek kaliyor. Orada ister istemez sanal oyunlar oyun ihtiyacini karsiliyor. Ikincisi oyunda sosyallesme ihtiyaci var. Yine bu da online oyunlarda bol bol oluyor, oraya giriyor, oynuyor, sosyallesiyor diye düsünebiliriz. Ama karnin aç nasil besleniyorsun? Abur cuburla besleniyorsun. Süresi cips, çikolata yiyorsun gibi bu beslenme sana zarar vermiyor, karni doyuruyor ama seni zehirliyor. Bu sanal oyunlarda böyle yani piyasadaki karsiligi abur cuburdur. Onlarin oyunun hazzini verir, paketini doldurur ama hiçbir zaman beslemez.”