ABD’de yapılan son anket, altının hisse senetlerini geçerek uzun vadeli yatırım tercihlerinde ikinci sıraya yerleştiğini ortaya koydu. Zirvede ise 12 yıldır değişmeyen bir isim var: Gayrimenkul.
ABD'de altın fiyatlarındaki tarihi yükseliş yalnızca yatırımcının cebine değil, algısına da etki etti. Gallup’un yeni yayımladığı ankete göre, Amerikalıların yüzde 23’ü artık altını “en iyi uzun vadeli yatırım” olarak görüyor. Bu oran geçen yıla göre 5 puan artarken, hisse senetlerini tercih edenlerin oranı 16’ya geriledi.
Bu tabloyla birlikte altın, ilk kez hisseleri geride bırakıp ikinci sıraya yerleşti. Ancak zirvede değişiklik yok: Her 10 Amerikalıdan yaklaşık 4’ü (yüzde 37) halen en güvenilir yatırım aracı olarak gayrimenkulü görüyor.
Anketin yapıldığı 1-14 Nisan dönemi, ABD’de borsaların Trump yönetiminin 2 Nisan’da açıkladığı yeni gümrük tarifeleri sonrası sert düşüş yaşadığı günlere denk geldi. Bu da yatırımcı algısındaki kaymanın temel sebeplerinden biri olarak görülüyor.
Gallup raporunda, “Amerikalılar, ekonomiyle ilgili gelişmeleri tarifeler, piyasa dalgalanmaları gibi yakından takip ediyor ve buna göre yatırım riskine bakışlarını değiştiriyor,” ifadeleri yer aldı.
Gelir düzeyine göre yatırım tercihlerinde de dikkat çekici farklar var. Yıllık geliri 100 bin doların üzerinde olanlar daha çok hisse senetlerini tercih ederken, düşük gelir grubundaki bireyler altın ve mevduat hesapları gibi daha güvenli ve somut yatırım araçlarına yöneliyor.
Ankete göre, yatırım aracı olarak en az tercih edilenlerse tahviller (yüzde 5) ve kripto paralar (yüzde 4). Yüzde 13’lük kesim ise mevduat hesapları ya da vadeli sertifikaları daha güvenli buluyor.
Gallup, ankette Amerikalıların ekonomik kaygılarına da yer verdi. Katılımcıların yüzde 29’u, en büyük finansal sıkıntılarının hâlâ yüksek yaşam maliyeti ve enflasyon olduğunu söyledi. Bu oran geçen yıl yüzde 41’di. Düşüşe rağmen, enflasyon hâlâ 2021 öncesine göre çok daha fazla endişe yaratıyor.
Altın, daha önce 2011 ve 2012 yıllarında da “en iyi uzun vadeli yatırım” olarak listenin zirvesine oturmuştu. O dönem, ABD’de yüksek işsizlik, konut piyasasındaki durgunluk ve ekonomik belirsizliklerin zirve yaptığı yıllardı.