ABD dolarındaki zayıflama, jeopolitik riskler ve küresel sermaye akımlarındaki kayma, altın ve gümüşte yeni zirvelerin önünü açıyor.
Altın ve gümüş piyasalarında yükseliş yeniden hız kazandı. Saxo Bank Emtia Stratejisi Başkanı Ole Hansen’e göre, değerli metallerin yükselişi sadece teknik bir sıçrama değil; aynı zamanda makroekonomik görünümdeki değişimin de bir yansıması.
Haziran ayının hemen başında altın ve özellikle gümüş, önemli teknik dirençleri aşarken; platin ise mayıstaki sert yükselişin ardından bir süreliğine soluklandı. Hansen, bu hareketin tetikleyicilerinden birinin ABD dolarındaki zayıflama olduğunu söylüyor. Bloomberg Dolar Endeksi iki yılın en düşük seviyelerinde seyrederken, jeopolitik tansiyonun ve ticaret savaşı endişelerinin yeniden gündeme gelmesi de değerli metallere yönelen ilgiyi artırıyor.
Hansen’e göre daha derin ve uzun vadeli bir değişim kapıda: “On yıllardır ABD’nin cari açıkları, küresel fazlalarla dengeleniyor; bu da doların güçlü kalmasını sağlıyordu. Ancak artık bu tablo kırılmaya başladı.”
Artan korumacı politikalar ve siyasi kutuplaşma gibi gelişmelerin geçici değil, yapısal riskler olarak algılanmaya başlandığını vurgulayan Hansen, bu durumun özellikle egemen varlık fonları ve büyük yatırımcıların ABD hisseleri ile tahvillerine olan ilgisini azalttığını belirtiyor. Bu kaymanın etkisi altın fiyatlarına da yansımış durumda. ABD Hazinesi’nin 2025’te vadesi dolacak yaklaşık 9,2 trilyon dolarlık menkul kıymeti bulunuyor ki bu, ülkenin GSYİH’sinin %30’una denk geliyor. Üstelik aynı yıl için öngörülen bütçe açığı da 1,9 trilyon dolar. Tüm bu tablo, ABD’nin önünde yoğun bir borçlanma takvimi olduğunu gösteriyor.
Altın, nisan ayında görülen 3.500 dolarlık rekorun ardından yaşanan düşüş trendini kırdı. Hansen, 3.325 dolar seviyesinin artık destek olarak çalıştığını belirtiyor. Bunun altındaki destekler 3.280 ve 55 günlük ortalama olan 3.223 dolar seviyelerinde. Yeni rekorların hemen gelmesi beklenmese de Hansen, makroekonomik ortamın artık altının lehine geliştiğini savunuyor: “Teşvik sonrası mali sıkılaşma, tarifelerin oluşturduğu arz şokları, azalan tüketici güveni, zayıflayan istihdam piyasası ve gerileyen alım gücü... Tüm bunlar Fed’in tahmin edilenden daha hızlı bir şekilde güvercin bir politika değişikliğine gitmesine neden olabilir. Bu da altın fiyatlarını 4.000 dolar seviyesine taşıyabilir.”
Gümüş ise pazartesi günü son yılların en güçlü günlük yükselişlerinden birini gerçekleştirdi. Fiyatlar %5,4’lük artışla 33,68 dolardaki önemli direnci kırarak bu seviyeyi destek hâline getirdi. Her ne kadar yükseliş 2023 Ekim zirvesi olan 34,90 dolar seviyesinde kısa süreli duraksasa da, bu bölgedeki kar satışları 33,68 desteğini henüz tehdit etmedi. Bu da kısa vadede daha fazla yükseliş potansiyelinin sürdüğüne işaret ediyor.
Gümüşün hem parasal hem de endüstriyel bir metal olması, onu yalnızca altın ve dolardaki hareketlere değil, aynı zamanda sanayi talebine de duyarlı kılıyor. Özellikle bakır fiyatlarındaki yükseliş, gümüş için pozitif bir sinyal. Çin talebindeki direnç, ABD dışı stoklardaki düşüklük ve yeşil enerji dönüşümü gibi unsurlar da bu tabloyu destekliyor.
Hansen’in dikkat çektiği bir diğer gösterge de altın/gümüş oranı. Son günlerde bu oran 98 seviyesinin altına doğru gevşemeye başladı. Beş yıllık ortalama 82 olan bu oranın, mevcut altın fiyatı sabit kalırsa 91,5 seviyelerine düşmesi, gümüşün 36 doların üzerine çıkabileceğini gösteriyor.
Teknik olarak ise 33,68 dolar üzerindeki kapanışlar gümüşte pozitif görünümün sürdüğünü teyit ediyor. 34,90 doların aşılması ve ardından 35,20 dolar seviyesinin geçilmesi—ki bu 2011 zirvesinden 2020 dip seviyesine kadar olan düşüşün %61,8’lik Fibonacci düzeltmesine denk geliyor—gümüşte yeni bir momentumun habercisi olabilir.