JPMorgan'ın son analizine göre, dedolarizasyonun etkileri sandığımızdan çok daha derin ve sarsıcı. BRICS ülkelerinin dolardan uzaklaşma hamleleri, küresel finans mimarisinde ciddi kırılmalara neden oluyor. ABD Doları’nın rezerv para konumunun artık sorgulanmaya başlandığını belirten JPMorgan analistleri, bu sürecin piyasa dengelerini aşan yapısal dönüşümleri tetiklediğine dikkat çekiyor.
Bankanın küresel makro araştırmalar başkanı Luis Oganes, “Dedolarizasyon; yalnızca döviz işlemleriyle sınırlı bir değişim değil, rezerv para olarak doların uzun vadeli statüsüne dair büyük bir dönüşüm” diyor. Oganes’e göre merkez bankası rezervlerindeki dolar payı, emtia ticaretindeki para birimi tercihleri ve uluslararası ödemelerdeki sistem değişiklikleri, bu dönüşümün temel başlıkları.
Dedolarizasyonun en belirgin etkisi şu anda enerji piyasalarında hissediliyor. Artık petrol ve kömür gibi emtialar, artan oranda yerel para birimleriyle fiyatlandırılıyor. JPMorgan Emtia Stratejisi Başkanı Natasha Kaneva, “Enerji sözleşmelerinin önemli bir kısmı artık dolar dışında para birimleriyle yapılıyor” diyerek bu değişimin hızına dikkat çekiyor. Örneğin Hindistan, Çinli aracıları aradan çıkararak Rus kömürünü doğrudan yuan ile ödemeye başladı bile. Bangladeş ise Rusya’ya nükleer santral ödemesini yuan üzerinden yapma kararı aldı.
Doların uluslararası rezervlerdeki payı düşerken, altının yükselişi hız kazandı. JPMorgan verilerine göre, gelişmekte olan ülkelerde altının rezervler içindeki payı son 10 yılda yüzde 4’ten yüzde 9’a çıktı. Çin, Rusya ve Türkiye bu artışta başı çeken ülkeler. Banka, ons altının 2026 ortasında 4.000 dolara ulaşabileceği tahmininde bulunuyor.
Dolardan uzaklaşma sadece para birimi tercihiyle sınırlı değil. BRICS ülkeleri, uluslararası ödeme sistemlerinde de bağımsızlaşma yoluna gidiyor. Rio’daki son zirvede, Batı’ya ait SWIFT gibi sistemlere alternatif finansal altyapılar geliştirilmesi kararlaştırıldı. Yeni Kalkınma Bankası’nın başkanı Dilma Rousseff’in liderliğinde, bu bağımsız sistemlerin hayata geçmesi için somut adımlar atılıyor.
JPMorgan'ın analizine göre, dedolarizasyon süreci tahvil piyasalarında da yankı buluyor. Yabancıların ABD Hazine tahvillerindeki payı, finansal kriz döneminde yüzde 50'nin üzerindeyken bugün yüzde 30’a gerilemiş durumda. JPMorgan’dan Alexander Wise, “Yatırımcı güveni sarsılırsa, ABD varlıklarından çıkışlar ciddi reel getiri baskısı yaratabilir” değerlendirmesinde bulunuyor.
Jay Barry ise özellikle Japonya’nın 1,1 trilyon dolarlık Hazine tahviliyle ABD’nin en büyük dış alacaklısı olduğunu hatırlatarak, “Bu kadar büyük bir yatırımcıda yaşanacak yön değişikliği, tahvil piyasasında ciddi sarsıntılar oluşturuyor” uyarısında bulunuyor.