Ortalama ücretle asgari ücret arasındaki makas kapanıyor! İşveren temsilcilerinden de tepki geldi
Asgari ücret görüşmeleri öncesinde hem işçi hem de işveren temsilcilerinden yeni açıklamalar gelmeye devam ediyor. Özel sektörde işverenlerin asgari ücreti ortalama ücret olarak gördüğü yorumları sık sık yapılıyor. Bu kez TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan’dan konu ile ilgili yeni bir açıklama geldi. Özilhan, ortalama ücretle asgari ücret arasındaki makas kapandığını dikkat çekerek üniversite mezunları ile lise mezunları karşılaştırmasını yaptı. Özilhan, “Eğitimdeki nitelik düşüşü ile üniversite ve lise mezunu arasındaki ücret makası da daralıyor.” diye konuştu.
Asgari ücret görüşmeleri başlıyor. Gözler 11 Aralık’ta yapılacak ilk toplantıya çevrilirken hükümet, sendikalar ve işveren temsilcilerinden de açıklamalar gelmeye devam ediyor.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı’nda konuşan Konsey Başkanı Tuncay Özilhan, ortalama ücret ile asgari ücret arasındaki makasın giderek kapandığını belirterek "Güçlü piyasa ekonomilerinde gelir dağılımı adaletsizliklerini hafifletmek ve kapsayıcılığı artırmak üzere sosyal güvenlik ve sosyal refah programlarının güçlü olduğu da dikkati çeker" dedi.
ÜCRETLER ARASINDAKİ MAKAS GİDEREK KAPANIYOR
Nitelikli insan gücünde görülen sıkıntı son zamanlarda insan kaynaklarının tümüne yayıldığını söyleyen Özilhan işsizlik oranının yüzde 22'ler civarında seyrettiğini dikkat çekti.
Sık sık işçi sendikaların da dile getirdiği asgari ücretin ortalama ücret olduğu konusuna da değinen Tuncay Özilhan, üniversite mezunları ile lise mezunları karşılaştırmasını yaptı. Özilhan, eğitimdeki nitelik düşüşü ve ücretlendirme politikalarına değinerek “Ortalama ücret ile asgari ücret arasındaki makas giderek kapanıyor. Üniversite eğitiminde nitelik düşüşü ile üniversite ile lise mezunu arasındaki ücret makası da daralıyor.” diye konuştu.
"EKONOMİDE DENGELENME SÜRECİ BAŞLADI"
Özilhan'ın konuşmasında, güçlü piyasa ekonomilerinde yönetim sisteminde ve kararlarda öngörülebilirliğin önemli olduğunu dikkate çekerek “Güçlü piyasa ekonomilerinde şeffaflık ve hesap verilebilirlik güvence altındadır. Güçler ayrılığı, denge ve denetleme mekanizmaları eksiksiz çalışır. Bu koşulların sağlanamadığı durumlarda ülkenin risk primi yükselir, yatırımların maliyeti artar ve yoksulluklar, haksız uygulamalar yaygınlaşır. Modern bir hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla etkin işlemediği bir ülkeye yabancı yatırımcı ilgi göstermez. Yabancı yatırımcı doğrudan sermaye yerine sıcak para biçimini alır. Gelişmenin koşullarından birisi de makro ekonomik istikrarın korunmasına verilen önemdir. Makro ekonomik istikrarı sağlamak için genel kabul gören para ve maliye politikaları izlenir. Makro ekonomik istikrar ve hukukun üstünlüğü uzun vadede öngörülebilirlik sağlayarak yatırım kararlarının alınmasını kolaylaştırır.” diye konuştu.
Özilhan seçim öncesinde 900 baz puana kadar dayanan CDS'in 300'e gerilemesi uzun vadeli yatıırmların finansman imkanlarını genişleteceğini belirterek “Yüksek enflasyon geçmiş dönemde büyümenin yapısını bozmuştu. Ekonomimiz ihracat ve yatırıma değil, yüksek tüketime dayalı bir politikaya oturmuştu. Şimdi bir dengelenme sürecinin başladığı dikkat çekiyor. Aşırı tüketime dayanan bir büyüme modelinin sürdürülebilir olmadığını biliyoruz.” dedi.
