Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB), Afrika pazarındaki etkinliğini artırmak amacıyla 2-6 Eylül 2025 tarihlerinde Tanzanya'nın ticaret merkezi Darüsselam'da Sektörel Ticaret Heyeti düzenledi.
Türkiye'nin, büyük bölümü Çin'den olmak üzere yıllık 700 milyon dolar çelik ithalatı olan Tanzanya'ya sadece 30 milyon dolarlık ihracat yaptığına dikkat çeken ÇİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Uğur Dalbeler, atılan bu adımın tüm bölge için önümüzdeki seneler adına çok önemli bir işaret olduğunu kaydetti. Tanzanya'nın Sahra Altı Afrika için bir giriş kapısı olduğunu söyleyen Dalbeler, "Biz yıllardır özellikle Kuzey Afrika'da çok önemli bir oyuncuyuz. Fas'tan başlayıp Mısır'a kadar bütün bu ülkelerde sadece ticaret değil, yatırım anlamında da varlığımız var. Ancak Sahra Altı Bölgesindeki ekonomilerin küçük olması ve ödeme problemleri gibi sorunlar nedeniyle bu bölgeye şimdiye kadar çok fazla konsantre olamadık. Fakat 2018 yılından bu yana dünyada etkili olmaya başlayan korumacılık önlemleri bizi de yeni pazarlara doğru itiyor. Tanzanya'da attığımız bu adım, çevre ülkelerle birlikte düşünüldüğünde önümüzdeki yıllar için bize kuvvetli bir alternatif olacak." dedi.
Sadece Sahra Altı Afrika değil, Afrika'nın tamamında çelik sektörü adına çok önemli bir potansiyel olduğuna işaret eden Dalbeler, "Afrika, özellikle de doğal kaynakları itibariyle bütün dünyanın gözünü diktiği bir alan haline geldi. Bunun yanında önümüzdeki süreçte özellikle nüfus artışı göz önünde bulundurulduğunda ciddi anlamda büyük bir potansiyele sahip. Bugün Afrika'nın toplam nüfusu 1,4 milyar civarında, sadece 2030'da 1,7 milyara, 2050'de 3 milyara çıkması bekleniyor. Dünyada kişi başına çelik tüketimi yaklaşık 250 kilo civarında iken Afrika'da ise sadece 30 kilogram. Belki ortalamaya asla ulaşamayacaklar ama aradaki fark ne kadar büyük bir potansiyel olduğunu açık bir şekilde gözler önüne seriyor. Bu nedenle bir an önce gelip burada ilişkilerimizi kurmaya başlamamız lazım. Asıl mesele de sadece fiyatla gelip rekabet etme meselesi değil. Bize pandemi de bunu gösterdi. Sizin güvenli, düzenli, kalıcı bir tedarikçi olmayı başarabiliyor olmanız lazım. Biz de bu öngörülerle Afrika pazarına önümüzdeki dönemde çok daha fazla ilgi göstermeyi hedefliyoruz. Buna sadece Afrika olarak da bakmıyoruz, yeni ekonomiler, gelişmekte olan yerler ve potansiyeli yüksek olan bölgeler bundan sonra hep bizim hedefimizde olacak."
Tanzanya'da çok gelişmiş bir sanayi olmadığı için çelik talebinin ağırlıklı inşaat çeliği üzerinde yoğunlaştığını belirten Dalbeler, "İnce saç, tel, çit ve çivi gibi ürünler talep ediyorlar. Büyük tonajlı imalat sanayilerinin talebi çok düşük. Ancak bizim burada yapmamız gereken önemli bir şey var. Türkiye’den birçok inşaat firmamız yurt dışında çok ciddi anlamda taahhüt işi yapıyor. Nasıl ki diğer ülkeler taahhüt işlerine girdiklerinde ön şart olarak kendi ürünlerinin kullanılmasını koyuyorsa, bizim de müteahhit firmalarıyla bu anlamda bir iş birliği içerisinde olmamız lazım." diye konuştu.
Türkiye'nin Afrika başta olmak üzere diğer potansiyeli yüksek pazarlarda daha fazla ihracat için öncelikle rekabetçi olmayı başarması gerektiğini vurgulayan Dalbeler, "Türkiye son dönemde enerji kullanımı açısından Avrupa kadar pahalı bir ülke haline dönüştü. İşçilik anlamında, özellikle de dolar kurundan ötürü son dönemde enflasyonun da aşırı artmış olması, işçilik maliyetlerini dolar bazında üçe katladı. Çelik her ne kadar emek yoğun bir sektör olmasa da oradaki işçilik payı her türlü çok önemli hale geliyor. Kendi mevcut konumunu koruyabilmek için her sene ciddi yatırım yapmak zorunda olan çelik sektörünün mutlaka makul oranda bir nakit yaratabiliyor olması lazım ancak biz onu şu anda yaratamıyoruz. Yaratamadığımız için de bu sefer tesisler eskimeye başlıyor." dedi.
Çelik sektörünün ciddi bir hurda ham maddesine ihtiyaç duyduğunun da altını çizen Dalbeler, ABD'de sadece hurdaya çıkan araçlardan yılda 25 milyon ton civarında hurda çelik elde edildiğini kaydetti. Türkiye'nin 40 milyon ton çelik tüketimine karşın kendi kaynaklarından 10 milyon tonluk bir hurda yarattığını ifade eden Dalbeler, "Ancak bizim yıllık 30 milyon tonluk bir hurdaya ihtiyacımız var. 10 milyonunu kendi kaynaklarımızdan karşılamamıza rağmen yılda 20 milyon ton hurda ithal etmek zorunda kalıyoruz." dedi.
Avrupa'da 2026 başı itibariyle devreye girecek olan sınırda karbon düzenlemesine de dikkat çeken Dalbeler, Türkiye'nin burada hem büyük bir avantajı hem de dezavantajı olduğunu kaydetti. Bu düzenlemeden ötürü Avrupa'da hurdaya dayalı çelik üretimine yönelik bir yatırım başladığına işaret eden Dalbeler, "Bu da kendi iç tüketimlerinin artacağı anlamına gelir. Ama ben buna rağmen Türkiye'yi yine de şanslı görüyorum. Çünkü Türkiye, Avrupa ile kıyaslandığında nereden bakarsanız bakın daha rekabetçi bir üretime sahip. Avrupa'nın ithalatına baktığınızda rakiplerimiz Japonlar, Koreliler, Ruslar, Çinliler, Hintliler. Bunların emisyonları bizim yaklaşık 6-7 mislimiz. İnsan kaynağı olarak maliyetlerimiz görece yukarı çıkıyor olsa da karbon tarafında çok önemli bir avantaja sahip olacağız. Bunun yanında lokasyonumuz, geçmişimiz, güçlü endüstrimiz ve sektördeki tecrübemiz gibi avantajlarımız var. Ancak karbonun henüz daha konuşulmadığı dünyanın değişik yerlerinde biraz daha zorlanacağız gibi duruyor." ifadelerini kullandı.
Türkiye Cumhuriyeti Darüsselam Büyükelçisi Dr. Bekir Gezer de, Tanzanya'nın Kenya ile birlikte önümüzdeki dönemde Afrika'nın liderliğine soyunan bir ülke olduğuna dikkat çekti. Türkiye'nin de bölgede büyük hedefleri olduğunu aktaran Gezer, iki ülke arasında mevcutta 300 milyon dolar olan işlem hacminin kabul edilemez olduğunu ve bunu ilk etapta 1 milyar dolara çıkarmak istediklerini kaydetti. Ticaret hacmini geliştirmek için ilk adımı Tanzanya'da bir Türk İşadamları Derneği kurmak suretiyle attıklarını belirten Gezer, "Buradaki Türkler ağırlıklı olarak PVC, balıkçılık, maden, marangozluk ve su gibi sektörlerde çalışıyor. Geçtiğimiz hafta derneğin onayını aldık ve şimdi bir ofis açacağız. Böylece Türkiye'den Tanzanya'ya iş yapmak için gelmek isteyen yatırımcıların sorularına daha profesyonelce cevaplar ve daha doğru bilgiler vermiş olacağız. Türk iş adamları adaylarımızı Tanzanya'da daha iyi yönlendirebileceğiz. Şimdiye kadar yaptığım gözlemlerde, madencilik, sağlık, eğitim, tarım, altyapı ve inşaat alanlarında Türkiye-Tanzanya ilişkilerinde çok büyük boşluklar olduğunu gördüm. Bu boşluğu doldurabilirsek 1 milyar dolarlık hedef bizim için çok mütevazı kalır." dedi.
Türkiye'de okuyan Tanzanyalı öğrencilere de vurgu yapan Gezer, bu öğrencilerin ve mezunların ileride Tanzanya'nın geleceğinde önemli rol oynayabileceğini söyledi. Mezunları bir araya getirebilmek için SETTA adında bir organizasyon kurduklarını ifade eden Gezer, "Şimdiye kadar 400 kadar Tanzanyalı genç Türkiye'den mezun olmuş, 600 kadar da okuyan var. Birbirlerini tanımıyorlar, köylerinde, kasabalarında birbirlerinden habersiz yaşıyorlar. Hepsini SETTA çatısı altında toplayıp her ay bir araya getirmeyi hedefliyoruz. Bu mezunlar önümüzdeki yıllarda Tanzanya'nın siyasetçisi, iş adamı, gazetecisi ve kamuoyu önderleri olacaklar ve Türkiye ile Tanzanya arasında köprü vazifesi yapacaklar. Tanzanya Türkiye ilişkilerinin gelişmesi açısından elimiz, ayağımız, yumuşak gücümüz olacak. Bu mezunlara sahip çıkmamız lazım." diye konuştu.
Tanzanya Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Boniface Ndengo da, Tanzanya'nın bölge ülkelerle birlikte çok büyük bir potansiyelinin olduğunu belirtti. Çelik sektöründe Türkiye ile şimdiye kadar çok sıkı bağların kurulmadığını ancak düzenlenen ticaret heyetiyle birlikte iki tarafın da birbirini daha yakından tanımaya başladığını ifade eden Ndengo, "Bu etkinliğin ardından iki ülke arasındaki ticaret hacminin artacağını ve içerideki üreticilerin Türk çeliğine daha fazla talep göstereceğini düşünüyorum. Bunun yanında Tanzanya'da yatırım ve ticaret için çok önemli fırsatlar olduğunun altını çizmek istiyorum. Tanzanya Afrika'ya açılan bir kapı gibi. Etraftaki ülkelerle iletişim kurma ve de kendi potansiyeli açısından yatırım anlamında giderek daha önemli bir cazibe merkezi haline geliyor. Yatırımcılar Afrika'nın neredeyse yarısına Tanzanya'dan hitap edebilir." dedi.