Kategoriler
                
                UYGULAMALAR
                    
                İstanbul
                    
1977 yılında yaşanan ve o döneme damgasını vuran bir olayda, bir bebeğe konulmak istenen isimler, nüfus müdürünü bile şaşkına çevirdi. Aile üyeleri arasında yaşanan anlaşmazlık sonucu, hepsi birbirinden farklı ve uzun isimlerin birleştirilerek tek bir isim olarak kaydedilmesi talebiyle karşı karşıya kalan nüfus müdürü, başlangıçta bu talebi reddetti. Üç günlük bir direnişin ardından ikna olan müdür, Türkiye'nin o zamanki en uzun isminin kayıtlara geçmesine izin verdi: Haşim Ahmet Abdülbaki Buğra Bahadır Nebioğlulları.
Bu sıra dışı isim, Haşim Ahmet Abdülbaki Buğra Bahadır Nebioğlulları'nın hayatı boyunca okul kayıtlarından banka işlemlerine, resmi evraklardan askerlik hizmetine kadar pek çok alanda dikkat çekmesine ve hatta bazı zorluklar yaşamasına neden oldu. Ancak bu durum, uzun isim geleneğinin sona ermesi anlamına gelmiyordu.
Yıllar sonra, Haşim Ahmet Abdülbaki Buğra Bahadır Nebioğlulları kendi kızını kucağına aldığında, babalık gururuyla bu geleneği devam ettirme kararı aldı. Kızına, tam 43 harften oluşan ve yine oldukça dikkat çekici bir isim verdi: Aybike Güliz Enzel Yağmur Eflinnisa Nebioğulları. Bu olay, isimlerin sadece birer etiket olmadığını, aynı zamanda aile bağlarını, geçmişi ve bazen de toplumsal normlara meydan okuyan bir espri anlayışını yansıtabileceğini gösteriyor.