Terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan ile DEM Partili Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan cezaevinde görüştü. Yapılan görüşmenin ardından 7 maddelik mesajlar art arda sıralandı. DEM Parti'den 'Öcalan' görüşmesine ilişkin yapılan açıklamanın ardından siyasi partilerden peş peşe açıklamalar geldi.
İmralı'dan gelen açıklamaya dair, MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya süreci değerlendirdi.
"Sayın Genel Başkanımızın Meclis'in açılış günü DEM Partililerle olan teması, arkasından çağrıları bu süreci hızlandırdı." ifadelerini kullanan Karakaya, "Kamuoyunda yoğun bir şekilde tartışılmasına neden oldu." dedi.
Bu çağrının devlet politikası şeklinde devam etmesinin süreci bugünkü aşamaya getirdiğine dikkat çeken MHP'li Karakaya, "Oradaki ifadelerden anlaşılacağı gibi bu çağrıya pozitif bir yaklaşım içinde olduklarını kendileri ifade ediyorlar. Sayın Genel Başkanımız bu konuyla ilgili değerlendirme yapacaktır." diye konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, yapılan görüşmeye tepki gösterdi.
"Dün görüşme yapıldı. Açıklama bugün yapıldı. Demek ki dün devletin bazı yetkilileriyle o ziyareti yapanlar bir görüşme yaptılar" diye konuşan Dervişoğlu, ortak metin hazırlandığını iddia etti.
Öcalan'ın bahsettiği paradigmanın ne olduğunu bilmediklerine değinen Dervişoğlu, "Herkes sır katipliğinde konuşuyor. Abdullah Öcalan'dan ne istendiğini bilmiyoruz. Şimdi terörist başı Öcalan'dan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne bekler? Ben bunu anlayabilmiş değilim..." ifadelerini kullandı.
Dervişoğlu, "Ben bu görüşmelerin tutanaklarına da mümkün olursa bakacağım ve gerekli değerlendirmeyi yapacağım. İmralı'daki cani başından Türkiye'nin geleceği için Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin medet beklemesi benim açımdan utanılacak bir şey" dedi.
Tülay Hatimoğulları sosyal medyada yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi:
"Sayın Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan yaptığı değerlendirmeler, Türkiye’nin ve bölgenin kaderini değiştirebilecek tarihi bir çağrıdır. Türk-Kürt ittifakını güçlendirmek ve demokratik bir barış sürecini başlatmak artık ertelenemez bir sorumluluk haline gelmiştir.
İçinden geçtiğimiz bu kritik süreçte, çözüm için tüm siyasi çevrelerin yapıcı ve cesur adımlar atması gerekiyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM), bu sürecin en önemli zeminidir.
Barışa, demokrasiye ve kardeşliğe giden yol; birlikte atılacak cesur adımlardan geçiyor. Bu noktada DEM Parti olarak üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getirecek, pozitif çözüm önerilerini büyüteceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Tarihi bir fırsatın eşiğindeyiz, geleceği hep birlikte aydınlatabiliriz"
Tuncer Bakırhan'ın ise paylaşımı şu şekilde:
İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan'ın çözüm ve barış odaklı değerlendirmeleri, tarihi bir sorumluluğa işaret ediyor: Türk-Kürt ilişkilerini demokratik bir zemine çekmek ve Türkiye’de onurlu barışı tesis etmek. Bu çağrı, yalnızca bir çözüm önerisi değil, aynı zamanda ortak bir geleceğin inşası için tarihi bir fırsattır. Bu süreçte başta tüm siyasi çevreler olmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne(TBMM) büyük sorumluluk düştüğü açıktır.
Gazze ve Suriye’deki gelişmeler, ertelemeye tahammülü olmayan bir çözüm ihtiyacını gözler önüne seriyor. Barış, demokrasi ve kardeşlik çağrısına hep birlikte yanıt verelim. Türkiye ve bölge için demokratik dönüşüm imkanın arifesindeyiz. Şimdi onurlu barış için cesaret ve feraset zamanı…"
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan şu açıklamalarda bulundu:
"Türkiye'nin üniter yapısına, toprak bütünlüğüne zeval vermeyecek şekilde bölgedeki insanımızın haklarının teslim edilmesi için gereken çalışma yapılmalıdır. Ancak Abdullah Öcalan da örgüte bir ‘Silah bırakın’ çağrısı yapacaksa bunu da bulunduğu yerden, İmralı'dan yapması uygun olacaktır. Eğer böyle bir çağrıda bulunulacaksa da ‘Hayır bulunmasın, böyle bir şeye gerek yok’ da elbette ki diyemeyiz. Ama asıl olarak çözüm sürecinin, bölge insanıyla, bölgedeki halkla yürütülmesi son derece önemlidir. Tabii ki bölgede bir ‘çözüm süreci’ gündeme gelmiştir. Bununla ilgili de biz ne diyoruz? Bölgedeki kardeşlerimizin taleplerinin yerine getirilmesi, batıda insanımız hangi haklara sahipse doğuda da aynı haklara sahip olması için elbette ki biz çözüm sürecine ‘Evet’ diyoruz."