Antalya Büyüksehir Belediyesi tarafindan düzenlenen Anttalks etkinligi kapsaminda Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Atatürk Kültür Merkezi (AKM)'de 'Deprem Dirençli Antalya' söylesisiyle Antalyalilarla bulustu. Prof. Dr. Naci Görür, Antalya'da deprem bekleniyor mu? Depreme nasil hazirlikli olmaliyiz? konularini ele aldi. Görür yaptigi konusmada dikkat çeken uyarilarda bulundu.
Türkiye’nin hiçbir zaman depremlerden kurtulamayacagini ve depremlerin bitmeyecegine dikkat çeken Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, "Türkiye’nin deprem dirençli yerlesim alanlarina sahip olmasi lazim. Her depremde bir gecede 80-90 bin insanimizi topraga veremeyiz. Ayiptir, günahtir, bunu kabul etmemiz mümkün degil. Türkiye’de uyandiginiz zaman herhangi bir yerde 7 ve üzeri deprem olabilir, bu depremlerde büyük afetlere neden olabiliyor. 5 ve üzeri depremler inanilmayacak derecede ölüme neden oluyor. Biz bunu anlatmaya çalisiyoruz. Halk olarak siz olmadan bu is olmaz” dedi.
Antalya’nin üzerinde oturdugu körfez dolgusunun problemli olduguna dikkat çeken Görür, “Hem dogudan hem batinda hem de kuzeyden aktif faylar ile çevrilidir. Bu fay kusaklarinda olacak bütün depremler Antalya’yi önemli ölçüde etkiler. 100 kilometrelik çap depremden etkilenir. Antalya’nin güneyinde Akdeniz’in içerisinde Kibris Girit bölgesinde dalma batma zonu var. Gayet büyük depremler üretebilir. Girit yakinlarinda 8 ve üzerinde depremler üretmis. Her an 7 ve üzerinde deprem üretebilir. O halde ne yapmak lazim? Bu fay sistemlerini yok sayamazsiniz. Bu deprem kaynaklarini bilmeden deprem dirençli yapamazsiniz. Antalya’da bazi depremler olmus. 1459’da ve 1473’de 1851’de depremler olmus. 1900 yilindan bu yana çogu Akdeniz’de genellikle 6 ve 6.1 büyüklügünde depremler. Bunlar bize bir fikir verir, ama depremin ne zaman ne büyüklükte olacagi hakkinda çalisma yapilarak dogru hesaplar elde edilebilir. Daha büyük depremler de olabilir. Seçeceginiz belediye baskanina Antalyali demeli ki ‘beni yönetmeye mi talipsin o zaman Antalya’yi deprem dirençli yap’” dedi.
Antalya’da önce mikro bölgeleme çalismasi yapilmasi gerektigine dikkat çeken Görür, “Bu çalismayi yapmak için fay analizi yapacaksiniz. Bunlar incelenecek, bu faylar harekete geçerse nasil bir risk olusur onlari hesap edeceksiniz. Bu bölgenin topografyasi çok önemlidir. Jeolojisini ayrintili olarak inceleyeceksiniz. Daha sonra yer alti jeolojisi çalisilacak. Bunlarin bir kismi yapilmis. Bunlarin Antalya’ya özgü yapilmasi gerekir. Antalya’da VS30 kayma hizinin haritalanmasi ve dagilimi yapilmasi lazim. Bu dalgalar nerede yavasliyor nerede hizlaniyor bunlari çalisilmasi lazim. Antalya zemininde ivmenin çok fazla oldugu yerde yapilar yikilir. Sen önce deprem dalgalarinin girdigi zaman Antalya’nin yapisinin uyumunu ortaya koymadan zemin üzerine ne yaparsa yap dogru dürüst anlamli yapmiyorsun demektir. Asil dinamik alttadir. Bizi yikan yerin alti kimse yerin altina bakmiyor. Yerin üstünde 30 katli apartman yapiyoruz. Neden yapiyoruz, onu ben de anlamiyorum” ifadelerine yer verdi.
Depremi büyüklügünü açiga çikan enerji olarak yorumlayan Görür, konusmasini söyle sürdürdü:
“6 Subat depremlerinde 5 milyon ton dinamitin patlamasi gibi bir enerji ortaya çikti. Antalya’nin neresi nasil hissedecek, bunu simdiden çalismak gerekir. Böyle bir depremde Antalya’nin dogusu çok hasar görür. O kesime de simdi gökdelenler dikiyorlar. Belki batisinda binalar çok yüksek olmamasi kaydi ile biraz daha dirençli olabilirler. Bina sanki suyun içerisinde gibi hareket etmis oluyor. Ya dönüyor ya batiyor, bakiyorsun 8 katli binalar 3 kat olmus. Deprem siddeti haritalarini da çizmek gerekir. Zeminin geo-teknik özelliklerini bilmek gerekir. Antalya’nin bütün alanlarinda zemin dagilim haritasini yapmak gerekir. Tsunami nereden gelir bunlari ele almak gerekir. Baskanin sunu düsünmesi lazim. ‘Bu tehlikeler gelirse Antalya’nin nasil davranacagini da biliyorum.’ Bu deprem dalgalari nasil zarar verecek onu düsünmesi gerekir. Antalyali depremin ne oldugunu bilmezse Antalya’yi asla depreme hazirlayamazsiniz. Toplumu önce bilgili hale getirecegiz. Imar ve iskan konusunda yapilarin kontrolünde son derece hassas olmasi gerekir. Halk ve belediyenin birlesik olmasi gerekir. Bu konularda çok dikkatli olmak gerekir. Belediyenin birinci görevi halkin deprem kültürü hakkinda çalisma yapacak. Ondan sonra alt yapi çalismalarini ele alacak. Bunlari simdiden inceleyecek. Dayanmayacaklari dayanakli hale getirmesi gerekir.”
Prof. Dr. Naci Görür konusmasini söyle tamamladi: “Bizim birinci görevimiz yapi stoku degil bütüncül olarak depreme hazirlayacaksin. Ekonomisi deprem dayanikli olacak. Bunlar olduktan sonra tesadüfen birkaç kisi ya ölür ya ölmez. Çin’de ve Japonya’da deprem olsa günlük hayat degismiyor. Sistemi anlattigimiz gibi yapmislar. Depreme dirençli hale getirmedikten sonra biz bu dertten kurtulamayiz. Tarihin çöplügüne gideriz, gerçek beka meselesi budur. Marmara bölgesindeki sanayinin Anadolu bölgesine tasinmasini önerdim. Istanbul’un nüfusu da azalir. Her yeri Marmara bölgesine toplamak stratejik olarak dogru degildir. Japonya ve Amerika’daki gibi deprem egitimini ilkögretimden itibaren sürekli anlatmamiz gerekir. Akli basinda davranalim. Bu topraklar bizim, buranin deprem üreten bir mekanizmaya sahip oldugunu bilmemiz gerekir. 15-20 sene içerisinde bütün ülkeyi deprem dirençli hale getiririz."