Türkiye son günlerde farklı noktalarda çıkan çok sayıda yangınla mücadele ediyor. Türkiye'de bu yıl yanan alan büyüklüğü geçtiğimiz yıllara oranla ortalamanın yaklaşık 9 katına çıktı.
Türkiye’de son günlerde yaşanan orman yangınları büyük bir felakete yol açtı, insan ve canlı yaşamı olumsuz etkilendi. Yangınlarda 44 ilde 208 yangından 196'sı kontrol altına alındı. 1 Ocak-5 Ağustos yanan alan ortalaması (2008-2020 dönemi) 17 bin 578 hektar iken bu yıl aynı dönemde 157 bin 482 hektar alan yandı. Buna göre son yangınlarla Türkiye'de bu yıl yanan alan büyüklüğü ortalamanın yaklaşık 9 katına çıktı.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Serengil, Türkiye'nin son yılların en büyük orman yangını felaketini yaşadığını söyledi. Afet yönetiminin yangınları kontrol altına almada önemli bir faktör olduğunun altını çizen Serengil, “Süreç "güven yaratıcı" yani "veri ve bilgiye dayalı", aynı zamanda "şeffaf" olması ve "gönüllüleri kapsaması" gerekiyor. Sahada çalışanların ve onları destekleyen halkın, yangın yöneticilerine tam anlamıyla güvenmesi önemlidir” dedi.
Orman yangınlarının hızlı artışında iklim değişikliğinin önemli pay sahibi olduğunu belirten Serengil, şunları söyledi: "İklim değişikliğinin etkilerini tahmin edilenden çok daha sert ve erken görmekteyiz. Artan sıcaklıklar buharlaşmayı artırmakta, yağışlardaki düzensizliklerle birleştiğinde yangın sezonunun uzamasına yol açıp yangınla mücadeleyi zorlaştırmaktadır. Ayrıca yerleşim alanlarının genişlemesi nedeniyle ev ve sanayi birimlerinin ekosistemlere (doğal ekosistemlere veya bitki ve yaban hayvanlarının doğal yaşam alanlarına) yakınlaşması, artan nüfus nedeniyle ormanlara olan talep ve kullanım baskısının artması (piknik vb.), orman içi ve yakınından geçen yeni yollar ve yeni altyapı yatırımları da yangın riskini artırmaktadır (yüzey altı ve havai elektrik, doğal gaz, petrol vb.). İklim değişikliğinin ortaya çıkardığı riskler ile orman yakınında artan insan faaliyetleri yangınları tetiklemiştir."
Dr. Ufuk Özkan, önleyici tedbirlerle felaketin büyümesinin önüne geçilebileceğini söyledi. Yangınla mücadele eden birçok ülkenin yangın söndürmenin ortaya çıkardığı maliyetler ve riskler nedeniyle önleyici çalışmalara yatırım yaptığını kaydeden Özkan, “Ayrıca yangına dirençli ormancılık ve orman içi/yakını yerleşimler oluşturulmasıdır. Öncelikle, yangın sezonu içerisinde orman yangını riski kritik olan dönemlerde insanların ormanlara giriş çıkışları önlenmeli veya azaltılmalıdır. Orman içerisindeki her insan potansiyel bir yangın riski anlamına gelir. Bu bazen bir ateş, bazen bir izmarit, bazen egzozdan çıkan bir kıvılcım, bazen de bir cam parçasıdır” dedi.
Orman yönetimi uygulamalarının da yangını önleyici veya zorlaştırıcı olduğunu kaydeden Dr. Ufuk Özkan, “Bunlar yöreden yöreye değişmekle beraber orman yolları, emniyet şeritleri, yangın gözetleme kuleleri ve kameraları, yakıtın azaltılmasını veya yangının tepe tacına ulaşmasını engelleyici teknik ormancılık uygulamalarıdır” şeklinde konuştu. Dr. Ufuk Özkan yangını önlemede yerleşim yerlerinin ormana mesafesinin önemine değinerek “Bu yerleşimlerin yangın çıkarma riski (çatıdan çıkan kıvılcımlar, ateş vb.) ve yangından etkilenme riskleri en aza indirilmelidir. Bunlar ulusal yangın önleme sistemi içerisine eklenmeli ve her yıl güncellenerek geliştirilmelidir" dedi.