Dijital ne kadar yayılsa da Türkiye’de ana akım popülerliğini koruyor. Kanalların dizileri başlatma saatleri 20.00 olarak belirleniyor ve bitişi 00.00’ı buluyor. Neredeyse bir sinema filmi uzunluğunda olan bu bölümler, artık izleyiciyi keyiflendirmekten çok yoruyor. Peki, bu sistem neden değişmiyor?
Türkiye’de diziler neredeyse 20 yıldır aynı formatta devam ediyor. Hafta da bir kez yayınlanan dizilerin ortalama süresi ortalama 140-160 dakika. ABD’de bir dizi bölümü ortalama 40-50 dakika. Avrupa’da bu süre daha da kısa.
Sürelerin bu kadar uzun olmasının arkasında yatan ana neden reklam gelirleri. Uzun dizilerde reklam arası daha çok olur ve gelirde haliyle artış gösterir. Peki bu durum en çok kimleri zorluyor? Bu model artık hem izleyiciyi hem oyuncuyu hem de senaristi zorluyor.
Yapım ekipleri haftanın 5-6 günü neredeyse 15-16 saat çalışıyor. Bu koşullar, hem iş güvenliği hem de yaratıcı kalite açısından büyük bir risk oluşturuyor.
Dizilerin ilk bölümlerinin çekim açıları, kaliteleri hep dikkat çeker. Çünkü zaman kısıtlaması olmadan yapılan iş, sonuç olarak daha özenle çekiliyor. Oyuncular her röportajlarında bölümü yetiştirebilme konusunda yaşadıkları sıkıntıyı paylaşıyor.
Artık hem seyircinin beklentisi hem de sektörün sürdürülebilirliği açısından dizi sürelerinin kısalması bir zorunluluk haline geldi. Oyuncular ve set çalışanları dizi sürelerine tepki gösterirken, kanallar dizi süreleri konusunda ısrarlı.
Çünkü izleyici sadece izlemek değil, anlamak, hissetmek ve bağ kurmak istiyor. 2.5 saat süren dizilerle bu bağ her geçen gün biraz daha kopuyor.