Ünlü hekim İbn-i Sina’nın asırlar önce yazdığı kitabında beslenme ile ilgili çok önemli bilgiler yer alıyordu. Ölçülü beslenme ve düzenli yaşamın öneminden bahseden İbn-i Sina kısa zamanlı aç kalma dönemlerinin vücudu nasıl etkilediğini anlatıyor. İşte detaylar…
Aç kalmanın vücuda birçok etkisi bulunuyor. Günlük enerji kaynağı karaciğerde depolanan glikojendir. Aç kalındığı zaman glikojen miktarı giderek azalmaya başlar.
Bu durumda vücut yakıt ihtiyacını yağlardan alır. Yağ hücreleri parçalanarak keton denilen moleküller üretmeye başlar. Üretilen ketonlar ise beyne ve kaslara enerji verir. Beyin hücrelerinin de yenilenmesini sağlayan bu işlem aslında aç kalındığı zaman vücudun kendine reset atmasını sağlar.
Kısa süreli açlık ayrıca metabolizma üzerinde de olumlu etkiler sağlar. İnsülin duyarlılığını artıran kısa süreli vücudun aç kalması, şeker dengesini de korur. Açlık sırasında bağışıklık sistemi de yenileniyor. Yaşlanan ve zarar gören tüm hücreler temizlenip yerine yenileri geliyor.
Aç kalmak zihne de etki ediyor. Yağ yakımı sonrası oluşan ketonlar, zihinde berraklık sağlıyor. Bu durum motivasyonu ve dikkati artırıcı bir etken olarak görülüyor.
İbn-i Sina 11. yüzyılda yazdığı El-Kanun fit-Tıbb eserinde beslenmeye dair çok önemli bilgiler sunmuştur. İbn-i Sina’ya göre fazla yemek yemek hastalıklara resmen davetiye çıkarıyor. Kısa süreli aç kalmak ise dengeyi sağlayan bir yöntem olarak açıklanıyor. İbn-i Sina aynı zamanda uykunun, hareketin ve ruhsal dengenin en az beslenmek kadar önemli olduğunu da kitabında vurguluyor.
Günümüzde de aralıklı oruç yöntemi çoğu kişi tarafından uygulanıyor. Mesela 16 saat açlık sonrası 8 saat beslenme gibi yapılan uygulamalar, kilo kaybı yapıyor. Yine aralıklı oruç zamanlarında açlık otofaji hücrelerini tetikliyor ve bu da hücrelerin içerisinde oluşan atıkların temizlenmesine katkı sağlıyor. Ancak aralıklı oruç herkes için uygun olmayabiliyor. Mutlaka bir uzman kontrolünde yapılması gerekiyor.
Aç kalmanın faydaları olsa bile bazı kimselere zararı dokunabilir. Özellikle hamileler, emziren anneler, diyabet hastaları, kalp hastaları, çocuklar, ergenler, yoğun şekilde çalışanlar risk grubuna giriyor. Uzun süre kalınan açlık, sıvı kaybına da yol açtığı için tansiyon düşüklüğü, kalp ritim bozukluğu ve halsizliğe neden olabilir. Özellikle kalp hastalığı olan bireylerde durum çok daha kritik olabiliyor. Öyle ki, aç kalma durumunda ölüm riski bile artabiliyor.
Klasik diyet yöntemleriyle aynı şekilde kilo vermeye yardımcı olur. Uygulama kolaylığı bu yöntemi daha çok tercih sebebi yapıyor.
Kısa süreli açlık hücre yenilenmesine katkıda bulunur.
Uzmanlar hamilelik ve emzirme döneminde kesinlikle aç kalınmaması gerektiğini vurguluyor.