Gazeteci Figen Batur hayatını kaybetti. Hürriyet gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök, sosyal medya hesabından yaptığı, “Ankara kızı Figen Batur’u kaybettik” paylaşımıyla Batur’un ölüm haberini duyurdu. Figen Batur kim olduğu, yaşı ve neden öldüğü merak edildi.
Figen Batur Türk gazetecidir, Hürriyet gazetesinin eski yazarlarındandır. Bir dönem Hürriyet gazetesinde pazar ekinde lezzetten seyahate, modadan tasarıma uzanan yazılar hazırladı, Hürriyet’te yazdığı yazılar ile adını duyurdu.
Filmlerde ve televizyon dizilerinde sanat yönetmenliği görevini üstlendi.
Enis Batur ile evlendi ve daha sonra boşandı. Çiftin bu evlilikten Sarp Batur adında bir evladı dünyaya geldi.
Figen Batur’un kaç yaşında olduğu bilinmiyor.
Figen Batur’un neden vefat ettiği bilinmiyor, Figen Batur’un ölüm nedeni basınla paylaşılmadı.
Gazeteci Ertuğrul Özkök, arkadaşı Figen Batur’a şu sözlerle veda etti:
“Ankara Yeşilyurt sokağın güzel kızıydı. Paris Maree’nin güzel kızıydı. İstanbul’un güzel kızıydı. Sarp’ın güzel annesiydi. Gülümsün’ün güzel ablasıydı. Tansu ve benim güzel arkadaşımızdı. Enis Batur’la Ankara’daki evi 1980’lerin Çınaraltı’sıydı. Yusuf Atılgan, Oruç Aruoba, Bilge Karasu, Selim İleri, Filiz, Şahin Yenişehirlioğlu, Ece Ayhan, İlber Ortaylı, Tahsin Yücel, İlhan Usmanbaş…
Kimler kimler geçti o evden. Ankara’nın gizli entelektüeliydi Figen. Hayatı güzel yaşamanın, güzel yaşatmanın zarif simyacısıydı. Adı hiç konmamış bir hayat loncasının piriydi. Hürriyet’teki yazıları gezmeyi sanat haline getiren birer başeserdi. Elinin ve aurasının dokunduğu her yeri bir hayat vahası olarak işaretler, bir hayat teruarı haline getirirdi. Figen bu ülkenin büyük yazarlarının, sanatçılarının arka oda sırdaşıydı. Büyük kızdı Figen. Büyük yaşadı. Ve ona en yakışan haliyle sessizce gitti. Figen bir dönem Türkiye’sinin büyük kadınlarındandı. Güle güle Figen. Yaşadığın hayatın kalitesi, estetiği, ruhu yaşından çok dolu ve uzundu. Upuzundu. Sen hepimiz için unutulmayacak bir arkadaştın. Ölsen de gitmezsin, gidemezsin aramızdan. Sen istesen de biz bırakmayız. Nihat Odabaşı’nın bu güzel fotoğrafı hep başucumuzda durur.”