Cumhurbaşkanı Erdoğan, nüfus artış hızı verilerine göre Türkiye'nin nüfusunun 10 milyon gerileyeceğini belirterek ortada beka sorunu olduğuna dikkat çekti. Erdoğan, "Ülkemizi endişe verici bir gelecek bekliyor. Yanlış politikalarla Türk nüfusunu azalttılar. Bu, savaştan daha büyük bir tehdit" ifadelerini kullandı. Ailelerin artık çocuklarını yuva kurmaya ikna edemediğini de dile getiren Erdoğan, "Gençler artık tek başına yaşıyor ve 1+1 evler onlara yetiyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın KADEM 5. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmadan satır başları şöyle:
"İnsanı ayrıştırarak birbirine rakip, hatta düşman yapma, birbiriyle çatıştırma zihni bizim medeniyetimize ait değil. Kadını ve erkeği karşı karşıya getiren anlayış, asırlarca yönünü şaşırmış vaziyette insanlığa en karanlık deneyimleri yaşatan Batı'ya aittir. Medeniyetimiz yaradılanı eşit görür, insanı kutsal ve dokunulmaz görür. Üstünlüğün asla cinsiyette, kökende, ırkta değil ahlakta, merhamette, takvada ve erdemde aranması gerektiğini emreder.
Çoğu zaman rüzgara karşı yürüdük. Batı'nın desteğiyle yürütülen politikalar işimizi zorlaştırdı. Bu sinsi politikalar kadınlarla ilgili sorunlarımızı farklı mecralara taşıdı. Önceleri TV, radyo, gazete gibi medya araçlarının, sosyal medya platformlarının yıkıcı etkisi karşısında direnebilmek meşakkatli. Tahribat öyle büyük ki telafisi kolay olmuyor. Sosyal medyadaki kaotik atmosfer çabalarımızı daha da güçleştiriyor. Sosyal medyadaki yarısı yalan, yarısı yanlış paylaşımların etkisi ailenin telkinlerinin üstüne çıktıkça garip ve ürkütücü bir dönemden geçiyoruz. Çocuklarımızın zihinleri ve gönülleri kontrolü tamamen bizim dışımızda olan sanal bir dünyanın kontrolündedir. Batılı devletler dahil herkes insanın kendi elleriyle ortaya çıkardığı 'Frankenstein' ile mücadele içinde.
Demografik yapımızdaki dramatik değişimi bundan ayrı göremeyiz. Türkiye nüfusunun 10 yıl sonra artıştan azalacağına işaret ediyor. Mevcut tablo devam ederse nüfusumuz 10 milyon gerileyecek. Bir tarihçimiz nasıl değerlendiriyor; 'Türkiye bir kabusa gidiyor. Anadolu'daki nüfus azalıyor. Bu bir beka sorunu. Bu ülkemiz için savaştan daha büyük tehdittir.' Nüfus konusunda ülkemizi endişe verecek bir gelecek bekliyor. 1960'larda doğum kontrol sistemiyle Türk nüfusunu azalttılar.
Biz içi boş kavramlar uğruna birbirimizle didişirken, milli bünyemizi işte böyle zayıflatıp içeriden çökerttiler. Ülkemize büyük bir pusu kurdular. Yanlış eğitim ve nüfus kontrolü politikasıyla milletimize güç ve zaman kaybettirdiler. Sadece ihanet kelimesinin tarif edebileceği bu yanlışı bugün de muhalefet eliyle halen devam ettirmeye çalışıyorlar. Batı'nın bile kurtulmak için yollar aradığı cinsiyetsizleştirme politikalarının ülkemizdeki savunuculuğunu muhalefet yapıyor. Milletin kaynaklarını sapkın akımlara peşkeş çekmekten utanmıyorlar. LGBT paçavralarıyla donattıkları belediyelerdeki yolsuzlukları ise ibretle takip ediyoruz.
Mesele sadece muhalefetin ihanetiyle sınırlı değil neoliberal kültürün özendirdiği hayat tarzının olumsuz etkileriyle de karşı karşıyayız. Toplumun temeli olan aile kurumu tehdit altındadır. Ailenin ve aile kurmanın çocuk sahibi olmanın daha önce hiç olmadığı kadar örselendiği bir dönemdeyiz.
Bugün pek çok aile 25-30 yaşındaki çocuklarını evlenip yuva kurmaya ikna edemiyor. İnşaat sektörü artık 4+1, 3+1 evler değil 1+1 stüdyo konutlar yapmaya yöneldi. Asıl tehlike burada. Gençler artık tek başına yaşıyor ve 1+1 evler onlara yetiyor. Avrupa ülkeleri sürekli dışarıdan göç alıyor.
Yabancı düşmanlığı körüklenerek ülkemiz ekonomisine zarar verilmek isteniyor. Birilerinin kin kustuğu Suriye'den, Türk cumhuriyetlerinden gelen misafirlerimiz olmasa pek çok sektörün ciddi sıkıntıya düşeceğine inanıyoruz. Bu bizim tercih ettiğimiz bir durum değil ama vaka böyle. Karşımızdaki tablonun felaketimiz olduğunu anlamak için 10 yıl daha beklemeye gerek yok.
İrfanımızı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Hatta pek çok noktada irfanımızı kaybettik. Yapmamız gereken milletimize yapılan dayatmalara itibar etmemek. Özümüze dönecek, köklerimize sarılacağız. Yönümüzü inancımızın aydınlığında, kültürümüzün zenginliğinde kendimiz bulacağız.
Kadına yönelik şiddetle mücadele hususundaki kararlılığımızın en yakın şahidi sizsiniz. Kadına ve çocuğa karşı şiddetle mücadele, politikalarımızın en önemli unsuru olmayı sürdürüyor. Hükümetlerimiz döneminde yürürlüğe giren 6284 sayılı kanunun tavizsiz uygulanmasına verdiğimiz önemi bir kez daha ifade ediyorum. Sözleşme değil kanun yaşatır. Bu anlayışla bu konudaki dirayetli tutumumuzu bundan sonra da devam edeceğiz.
Uzatılan her mikrofona kin kusanlar şunu iyi anlasın, kadınların başörtülerinden, inançlarından, düşüncelerinden dolayı ayrımcılığa uğradığı karanlık günler artık geride kaldı. Kadınlar 23 senede sizin kibir kokan düzeninizi yerle bir etti. Yıllarca büyük titizlikle inşa ettiğiniz cam tavanlar paramparça oldu. Kadınların başörtüsüne saygı duymayı öğreneceksiniz. Kamunun ve özel sektörünün tepe noktalarında daha fazla kadın görmeye alışacaksınız. Kadınların hayatın her alanında özgürce yer aldığı, özgürce düşüncelerini ifade ettikleri yeni Türkiye'ye eninde sonunda uyum sağlayacaksınız. Kadın düşmanı zihniyet AK Parti iktidarıyla tarihe karıştı.
Terör sorunu en çok kadınları yaraladı. Annelerin yüreklerini dağladı. Terörün olmadığı bir Türkiye'den en büyük faydayı kadınlar görecektir. Türkiye terörsüz bir geleceğe yürüyecek."
Google Play
App Store
Haberi Paylaş
15:23
İLGİLİ HABERLER
YORUM YAZ