Her hafta milyonlarca kişi, pazar günlerinin son saatlerinde anlam veremediği bir huzursuzluk ya da hüzün hissiyle baş başa kalıyor. Psikologlar bu durumu ‘pazar sendromu’ ve ‘beklenti kaygısı’ olarak tanımlıyor.
Psikologlara göre, pazar öğleden sonraları yaşanan gerginlik ve moral bozukluğu, kişinin hayatından memnun olmadığını değil; hafta sonunun rahatlatıcı atmosferinden yeniden iş veya okul stresine geçiş sürecinin ruhsal bir tepkisini ifade ediyor.
Bu geçiş, özellikle şehir hayatının yoğun temposuna maruz kalan bireylerde daha sık görülüyor.
Hafta sonunun sunduğu özgürlük duygusunun, pazartesi sabahı başlayacak sorumluluklara yerini bırakması, birçok kişi için içsel bir gerilim yaratıyor. Bu durum da gün ilerledikçe artan huzursuzluk, motivasyon düşüklüğü ve hafif bir kaygı hissine dönüşebiliyor.
Uzmanlara göre bu sendromun temelinde, modern çalışma yaşamının boş zamanı kısıtlayan ve sürekli üretim baskısı yaratan yapısı yatıyor.
Yoğun iş talepleri altında geçen bir haftanın ardından gelen kısa soluklanma süresi, yeniden aynı döngüye dönme fikriyle gölgeleniyor.
Psikologlar, pazar sendromunu hafifletmek için bazı basit ama etkili alışkanlıklar öneriyor: