Teknoloji

Yeni korku başladı: Kamerasız gözetim dönemi

İtalyan araştırmacılar, Wi-Fi sinyallerinin insanlar üzerinde bıraktığı izleri analiz ederek, kamera kullanmadan kimlik tespiti ve takip yapılabilen bir sistem geliştirdi.

Yeni korku başladı: Kamerasız gözetim dönemi
KAYNAK:
Murat Makas
|
GİRİŞ:
26.07.2025
saat ikonu 11:03
|
GÜNCELLEME:
26.07.2025
saat ikonu 11:03

Kablosuz ağlar sadece veri aktarımı için değil, aynı zamanda insanları izlemek için de kullanılabilir hale geliyor. İtalya’daki La Sapienza Üniversitesi’nden bir ekip, “WhoFi” adını verdikleri sistemle Wi-Fi sinyallerinin insanlar üzerinde bıraktığı izleri bir tür dijital parmak izine dönüştürdü. Üstelik bu yöntem, herhangi bir kamera ya da kişinin cihaz taşımasına ihtiyaç duymuyor.

Yeni korku başladı: Kamerasız gözetim dönemi

Araştırmacılara göre, bir kişinin bedeni Wi-Fi sinyallerine özgün bir etki bırakıyor. Bu etki, sinyallerin frekansında küçük ama belirgin değişiklikler yaratıyor. Sistem bu etkileşimi analiz ederek, kişiye özel bir radyo-biometrik iz çıkarıyor. Yani vücudunuzun Wi-Fi ile kurduğu görünmez temas, sizi tanımlamak için yeterli oluyor.

“WHOFİ” NASIL ÇALIŞIYOR?

Bir Wi-Fi sinyali odanın içine yayıldığında; duvarlara, eşyalara ve insanlara çarparak yapısal değişikliklere uğruyor. Bu değişiklikler “Kanal Durum Bilgisi” (CSI) olarak adlandırılıyor. WhoFi sistemi, bu CSI verilerini yapay zekâ destekli algoritmalarla analiz ederek, her kişiye özel bir sinyal imzası oluşturuyor. Bu imza daha sonra kişinin kimliğini tespit etmek ve izini sürmek için kullanılabiliyor.

Yeni korku başladı: Kamerasız gözetim dönemi

Benzer teknolojiler daha önce de denenmişti; örneğin Wi-Fi sinyalleriyle el hareketlerinin takip edilmesi ya da duvarların arkasının algılanması gibi. Ancak WhoFi’yi farklı kılan şey, bu sinyalleri kişiye özel bir biyometrik tanıma aracına dönüştürmesi. Ve evet, bunun için cep telefonu taşımaya gerek bile yok.

KARANLIKTA, DUVAR ARKASINDA BİLE ÇALIŞIYOR

Wi-Fi sinyalleriyle yapılan takip, bazı açılardan kamera sistemlerine göre çok daha avantajlı. Işığa ihtiyaç duymuyor; karanlıkta, sisli havada ya da görüş açısının dışında kalan alanlarda dahi çalışabiliyor. Ayrıca Wi-Fi dalgaları duvarların ve engellerin arkasına geçebildiği için fiziksel sınırlamalardan da etkilenmiyor.

Sistem yüz, kıyafet ya da görsel veri gerektirmediği için daha az dikkat çekiyor ve daha geniş alanlara yayılabiliyor. Projenin başındaki isimlerden Prof. Danilo Avola, bu yönüyle WhoFi’nin klasik video sistemlerinin ulaşamadığı yerlere erişebileceğini söylüyor: “Işık olmayan ortamlarda, duvar arkasında ya da kameraların göremediği bölgelerde bile tanıma yapılabiliyor.”

Yeni korku başladı: Kamerasız gözetim dönemi

İlk testlerde sistemin başarı oranı %95,5’e kadar çıktı. Düşünürsek, Wi-Fi’ın ulaşmadığı bir sokak neredeyse kalmadı. Bu da WhoFi gibi sistemlerin, gelecekte kameralardan bile daha yaygın gözetim araçları olabileceğini gösteriyor.

MAHREMİYET KAYGILARI BÜYÜYOR

Kamera kullanılmıyor olması, her ne kadar daha "mahremiyet dostu" gibi sunulsa da, sistemin yarattığı etik tartışmalar da büyük. Görüntü kaydı alınmasa bile, bireylerin her adımının bir Wi-Fi sinyaliyle takip edilebilmesi ciddi bir mahremiyet ihlali olarak görülüyor.

Üstelik böyle bir teknoloji, yapay zekâ çağının eşiğindeyken ortaya çıkınca, kaygılar daha da büyüyor. WhoFi henüz laboratuvar aşamasında olsa da ticari ya da devlet gözetimi amaçlı kullanılmasının önünde teknik bir engel yok. Yani çok da uzak olmayan bir gelecekte, Wi-Fi ağları görünmez birer kamera gibi çalışabilir.

ETİKETLER
#yapay-zeka
#Gözetim
#İzleme
#Wi-fi
#Biyometrik Tanıma
#Mahremiyet
#Teknoloji
YorumYORUM YAZ
Uyarı
Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.