Ölüme yakın deneyimler yaşayanlar veya öldükten sonra hayata dönen kişiler o anları anlattı.
Ölüm pek çok insanın korktuğu ya da merak ettiği bir olay. Bazı insanlar ölümden dönüyor veya ölüme yakın deneyimler yaşıyor. Bu kişiler tecrübelerini anlattı. İşte çöke eden ifadeler… David Ditchfield, hayatını değiştirecek kaza yaşandığında 46 yaşındaydı ve Londra'daki hayatı yolunda gitmiyordu. Paltosu kapanan tren kapılarına sıkıştı. Trenin hareketiyle platform boyunca sürüklenen David, raylara düştü ve kopmak üzere olan koluyla orada kaldı. Sonrasında ameliyata alınmadan önce “olağanüstü ve beklenmedik bir ruhani” deneyim yaşadığını anlatıyor: "Vücudumu terk etmiştim. Hastaneyi ve vücuduma saldıran tüm acıyı geride bırakmış, huzurlu bir yerdeydim. O anda başımı kaldırdığımda, yavaşça bana yaklaşan simetrik beyaz ışık dalgaları gördüm. Çok parlak ve yoğundular ama aynı zamanda o kadar saftılar ki, onlara bakabiliyordum. Yaydıkları ışığın yavaş yavaş tüm vücuduma yayıldığını ve beni iyileştirdiğini hissedebiliyordum. "
David, melek gibi varlıkları da tecrübe ettiğini anlatıyor: "Vücudumdaki tüm yaraları iyileştirdiklerini, acımı katman katman soyup ruhumun özüne indiklerini hissettim. İlk kez kendimi tamamlanmış hissettim ve ilk kez o zaman, hayatım boyunca rol yaptığımı fark ettim.” Doktor Steve Taylor, insanların yaşadıkları yoğun acılar ile ruhani deneyimleri arasındaki bağlantıyı inceleyen bir psikolog. David'in anlattığı gibi ruhani tecrübelerin şaşırtıcı derecede yaygın olduğunu ve bunun da giderek artan sayıda insanın kendilerini manevi olarak tanımlamasına yol açtığını söylüyor. Bazı popüler bilimsel teoriler, bu tür deneyimlerin, kişi ölüme yaklaştığında beyindeki oksijenin eksilmesinden kaynaklandığını öne sürüyor.
BBC Türkçe'de yer alan haberde ancak Doktor Taylor, bu alandaki araştırmaların sonuçsuz olduğunu ve bunlara yönelik tutarlı bir bilimsel açıklama bulunamadığını söylüyor. Ayrıca bunların standart bilimsel gerçeklik görüşüyle çelişmesi nedeniyle de bir tabuyu olduğunu kaydediyor.
Dr Taylor, "Bu deneyimler, bilincin mutlaka beynin üretimi olmayabileceğini ve bilincin bedenin ölümü sonrasında da var olabileceğini gösteriyor" diyor. Bu tür deneyimleri konuşabilmek için aradığı desteği görememesi Gigi Strehler için zorlayıcı oldu.