Terörsüz Türkiye için Meclis süreci bugün başlıyor. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığındaki partilerden 48 üyenin katılacağı komisyon ilk toplantısını bugün yapacak. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığındaki komisyonun ilk toplantısında, komisyonun ismi ve işleyiş şekli ele alınacak. Komisyon üyelerinin görüş ve önerileri masaya yatırılacak.
Özellikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çalışmalarıyla başlatılan Barış Süreci, diğer siyasi partilerin de katılmasıyla birlikte daha güçlenerek yoluna devam etti. Ancak bazı siyasilerin açıklamaları ve süreç hakkındaki fikirleri, süreci baltalamaya yönelik oldu.
Terörsüz Türkiye Yüzyılı sürecini ve bazı siyasilerin tavırlarını Tgrthaber.com'a değerlendiren Prof. Dr. Adem Palabıyık; Özellikle DEM Parti Eş Genel başkanlarından Tülay Hatimoğulları’nın açıklamaları iyi niyetli değildir. Her defasında takvime dair sabotajvari açıklamalar yapan Hatimoğulları’nın bu çıkışlarının parti tabanında art niyetliler tarafından desteklendiği ve kullanılacağı aşikardır.' İfadelerini kullandı.
İşte Palabıyık'ın Tgrthaber.com Özel Haberler Şefi Emir Yücel ile yaptığı röportajın detayları:
Devletimiz, 50 yıllık bir kan davasının sonunu getirmek için önemli bir adım attı ve önce MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan Terörsüz Türkiye Yüzyılı sonrasında Sayın Cumhurbaşkanımızın desteği ile bir devlet politikasına dönüştü. Yıllarca terör örgütü PKK’nın bölge halkının duygularıyla oynadığı ve duygusal manipülasyon ile sürdürmeye çalıştığı göç sosyolojisi artık son buluyor. Devletimiz, tüm birimleri ile bu takvimin her adımını sabır, dikkat ve ayrıntıyla işliyor, izliyor. Konunun, TBMM içinde kurulacak komisyon ile devam ettirilmesi de ayrı bir önem taşıyor.
Elbette her vakada olduğu gibi Terörsüz Türkiye’nin aşamalarında da bazı farklı seslerin duyulması muhtemeldir. Burada denge unsurlarından biri olan DEM Parti’nin de bu aşamada çok dikkat etmesi gerekiyor. Özellikle geçmiş yıllardan beri savunulan bazı imkânsız siyasi taleplerin artık gündeme gelmemesi ve şahin tavırlı olan siyasetçilerin bu aşamalardan uzak tutulması şu an elzemdir.
Hem Sayın Bahçeli hem de Sayın Cumhurbaşkanımız ilk günden itibaren her türlü fedakarlığı yaparken DEM Parti içindeki bazı isimlerin zaman zaman tansiyon yükseltici ifadeler kullanması takvime zarar verebilir. Cumhurbaşkanımızın, “gerekirse baldıran zehri içeceğiz” cümlesi elbette zaman içinde karşılaşılabilecek zorlukların habercisi olabilir ve bunlar aşılacaktır. Lakin DEM Partili bazı isimlerin, sürekli rahatsız edici vurgularda bulunması hem süreci hem de tabanı olumsuz etkileyebilir.
Burada DEM Parti’den önce devamı sayılabilecek HDP veya BDP gibi partilerde siyaset yapan siyasetçilerin zaman zaman yaptığı açıklamalar artık dikkate alınmamalıdır. DEM Pati içinde ise özellikle DEM Parti Eş Genel başkanlarından Tülay Hatimoğulları’nın açıklamaları iyi niyetli değildir. Her defasında takvime dair sabotajvari açıklamalar yapan Hatimoğulları’nın bu çıkışlarının parti tabanında art niyetliler tarafından desteklendiği ve kullanılacağı aşikardır.
“Bugün barış ve demokrasi sürecine demokrasideki gerileme, hukuksuzluklar gölge düşürüyor. Bir düşünün, insanlar tweet atarken 'Acaba ben gözaltına alınıp tutuklanır mıyım?' diye bir kaygı içinde oluyor. Seçtiğiniz belediye başkanının yerine kayyım atanıyor. Belediye başkanları, Meclis üyeleri cezaevlerinde... Hukukun ve adaletin olmadığı bir yerde barış ve demokrasiye inanç nasıl gelişecek?” ve “Halkların Demokratik Kongresi'nin dediği gibi kente ortak olmak da HDK'li olmak da suç değil. Tam da bu şiarla mücadele yürüten HDK'li yoldaşlarımız yarın adliyeye çıkarılacak ve buradan biz yargıya bir kez daha sesleniyoruz. Yarın bir tahliye kararı çıkması gerektiğinin altını bir kez daha çiziyoruz” ifadeleri ile Terörsüz Türkiye Yüzyılı ile alakalı olmayan ama süreci takip ederek neler olup bittiğini öğrenmek isteyen halkı tedirgin edici ifadeler kullanıyor.
Bazen hukuku, bazen yargıyı hedef alıyor ve bazen de propaganda söylemlerini kullanmaktan geri kalmıyor. Belediye başkanlığına neden kayyım atandığını konuşmadan, yapılan atamayı halkın tercihine darbe olarak isimlendiriyor. Hendek sürecinde, devletimizin güvenlik görevlileri şehit olurken devlete katil diyen akademisyenleri de bu sürecin bir parçası haline getirmeye çalışıyor. Halbuki şimdiye kadar Diyarbakır Annelerinin çocukları ile alakalı tek bir cümle kurmayan Hamitoğulları, Cumartesi Anneleri ile alakalı istediği açıklamaları yapabiliyor. Bu ifadeler art niyetlidir ve gerçekten adaletten bahsedilecekse, kişi önce kendi tavırlarından sorumlu olmalıdır.
Sürekli olarak “örgüt, Öcalan’ın özgür olmasını istiyor” cümlesini kurarak, Şehit ve gazi ailelerimizi üzebilecek açıklamalar da yapan Hamitoğulları, “Silaha, İHA'lara, SİHA'lara, mermilere, güvenlikçi politikalara bütçe ayrılması yerine alın terimiz olan, ekmeğimizin hakkı olan ücretlere bütçe ayrılsın diye de barış istiyoruz” gibi fantastik cümlelerle de savunma sanayiye ayırılan bütçeye göz koyuyor. Halbuki içinde yaşadığımız coğrafyanın zorluklarını bilen bir isim olması beklenirken, caydırıcı olmayan bir savunma hamlesinin olmasını istememesi anlaşılır gibi değil. Yine terörsüz Türkiye Yüzyılı ile alakalı olarak da “top iktidarda” gibi cümlelerle, sanki bir anlaşma varmışçasına algı oluşturmaya çalışması da ayrı bir garabet çizgisinde olduğunu gösteriyor.
Hatimoğlulları’nın bu ve benzeri birçok sabotaj açıklaması ise DEM Parti’nin bölge illerindeki bazı parti yöneticileri ve yine bölge illerinde yer alan tabandaki kötü niyetliler tarafından memnuniyetle karışlandığını vurgulamak isteriz. Hatimoğlulları, Terörsüz Türkiye Yüzyılı Takvimi’nin yolunda gitmesini istemeyenlere tabiri caizse yol gösteriyor. Bilinçli mi yapılıyor bilmiyoruz ama Hamitoğulları’nın bu tutumunun, Terörsüz Türkiye Yüzyılı için geçerli bir mod olmadığının altının çizilmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.