Modern hayatın getirdiği tempo, çoğu zaman zihinsel yorgunluk, dikkat eksikliği ve içsel huzursuzluk gibi sorunlara zemin hazırlıyor. Özellikle ekran bağımlılığı, düzensiz yaşam biçimleri ve stres yüklü şehir hayatı, bireylerin ruhsal dengesini her geçen gün daha fazla zorluyor. İşte bu noktada, adını tıp tarihine altın harflerle yazdıran İbn-i Sina’nın yüzyıllar öncesinden gelen yaklaşımı, günümüz insanı için yeniden keşfedilmeye başlandı. İşte İbn-i Sina’dan beyni güçlendiren o yöntemin detayları…
İbni Sina’nın önerdiği yöntem, bedensel ve zihinsel dengeyi aynı potada eriten bir yaşam disiplini üzerine kurulu. Ona göre zihin, düzenli alışkanlıklarla geliştirilebilir. Tıpkı kasların çalıştırılması gibi.
Bu sebeple günde belirli saatlerde yapılan kitap okuma seansları, mantık yürütmeye dayalı oyunlar, tefekkür yani derin düşünme, ve doğa yürüyüşleri önemli birer zihinsel egzersiz sayılıyordu.Ayrıca, beden-zihin bütünlüğünü gözeten bu yaklaşımda beslenme de büyük önem taşıyordu. İbni Sina, bireyin mizacına uygun gıdalarla beslenmesini, toksik alışkanlıklardan uzak durmasını ve gün içinde belirli saatlerde uyumasını tavsiye ediyordu. Ona göre bu düzen, sadece ruhsal dengeyi sağlamakla kalmıyor ayrıca zihinsel netliği de beraberinde getiriyordu.
İbni Sina’nın önerdiği yöntemler, bugünkü bilimsel yaklaşımlarla karşılaştırıldığında son derece dikkat çekici. Özellikle tefekkür yani derin düşünme alışkanlığı, günümüzde “meditasyon” ve “mindfulness” kavramlarıyla benzerlik gösteriyor. Yapılan nörolojik çalışmalar, bu tür içe dönük uygulamaların stres hormonlarını azalttığını, beyin plastisitesini artırdığını ve nöron bağlantılarını güçlendirdiğini ortaya koyuyor.
Ayrıca İbni Sina’nın önerdiği zihinsel oyunlar ve düzenli kitap okuma alışkanlığı, modern pedagojide bilişsel gelişimi destekleyen temel uygulamalar arasında sayılıyor. Bu da onun yüzyıllar öncesinde yalnızca tıbbi değil, aynı zamanda pedagojik bir deha olduğunu gösteriyor.
İbni Sina’ya göre ruh sağlığı bedenden bağımsız düşünülemezdi. Bu yüzden yalnızca ilaçlarla değil, yaşam tarzı değişiklikleriyle de ruhsal dengenin yeniden kurulabileceğini savunuyordu. Onun yönteminde mizaca uygun gıdalar, sessizlik ortamında yapılan nefes egzersizleri ve düzenli uyku gibi unsurlar ön plandaydı. Modern terapilerle karşılaştırıldığında, bu yaklaşımın hem önleyici hem de destekleyici nitelikte olduğu açıkça görülüyor.
İçsel huzuru sağlamaya yönelik arayışlar, teknolojinin ve şehir hayatının oluşturduğu baskıyla birlikte giderek arttı. İşte bu noktada, İbni Sina’nın önerdiği bu sade ve doğal sistem, adeta yeni nesil bir rehber gibi ilgi görmeye başladı. Özellikle stresle mücadelede ve odak sorunlarını gidermede ilaçsız çözüm arayanlar için bu yöntem dikkat çekici bir alternatif sunuyor.