Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in Gazze'deki katliamına sessiz kalan Batı dünyasına eleştirilerde bulundu. İsrail'in katliam politikasına karşı Batılı ülkelerin üç maymunu oynadığını belirten Erdoğan, "Uluslararası sistem Gazze sınavını kaybetti" dedi. Erdoğan, Netanyahu'nun er ya da geç yargılanacağını belirterek, "Mescid-i Aksa kırmızı çizgimizdir" dedi. ABD Başkanı Trump'ın Filistinlerle ilgili göç planına da karşı çıkan Erdoğan, "Filistinlileri yaşadıkları topraklardan sürgün edecek hiçbir teklifin bizce kıymetiharbiyesi yok" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistin'i Destekleyen Parlamentolar Grubu Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimiz son asrın en büyük haydutluklarından birine maruz kalıyor. İsrail hükümeti çocuk, kadın, bebek, yaşlı demeden tam bir cinnet halinde Filistinli kardeşlerimizi katlediyor. İsrail'in vahşice öldürdüğü 60 bine yakın Filistinlinin kahir ekseriyeti kadın ve çocuk. Nüfusun yüzde 7'den fazlası ya katledildi ya da sakat bırakıldı. Sahadaki gerçekleri dünyaya aktarmak için çalışan tam 212 gazeteci infaz edildi. Önceki gün bir kadın gazeteciyi 10 kişilik ailesiyle birlikte şehit ettiler.
Yüzlerce doktor, hemşire, sağlık personeli kurşunların hedefi oldu. Yardım görevlileri öldürüldü. İlaç, su, gıda bulamadığı için bebekler göz göre göre hayatını kaybetti. Çocuğunun doğum gününü Gazzeli çocukları öldürerek kutlayacak kadar insanlıktan çıkmış bir güruhla karşı karşıya kaldık.
İşgal güçlerinin koruması altındaki yerleşimci vahşeti Batı Şeria'da tüm hızıyla sürüyor. Meselenin daha vahim tarafı şudur değerli kardeşlerim. Bütün bu zulüm ve barbarlıklar tam 18 aydır medeni denilen dünya dahil tüm insanlığın gözleri önüne seriliyor. Gazeteciler öldürülüyor. Uluslararası basın kuruluşları seyrediyor.
Çocuklar öldürülüyor, insan hakları savunucuları seyrediyor. Sağlık çalışanları öldürülüyor, batı dünyası seyrediyor. UNRWA gibi kritik kurumlar kapatılmak isteniyor, Birleşmiş Milletler süreci sadece seyrediyor.
Yıllardır özgürlükten, haktan, hukuktan, basın hürriyetinden bahsedenler, İsrail'in katliam politikası karşısında tam 18 aydır üç maymunu oynuyor. Buradan bir kez daha soruyorum. Nerede uluslararası hukuk? Nerede İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi? Nerede ortalığı ayağa kaldıran, bütçesi milyarlarca doları bulan yapılar, örgütler, kurumlar?
En küçük bir hadisede ambargo silahını çeken batılı devletler, soruyorum, İsrail'e karşı neredeler? Nerede BBC? Nerede CNN ve diğerleri? Gazze'de insanlık öldürülürken, çocuklar, bebekler, kadınlar yanarak can verirken, gazeteciler infaz edilirken, bunları gören dünyada var mı?
Mazlumların yanında yer almayan bir küresel düzen, zalimlerin oyuncağı olmaya mahkumdur. Bugün dünya zalim karşısında susan, hatta zulmü alkışlayan bir düzenin esiri olmuştur. Uluslararası hukuk, adaleti tesis etmenin değil, güçlünün gücünü tahkim etmesinin aparatı haline gelmiştir. Hukukun üstünlüğü yerine kişiye ve devlete göre hukuk düzeni hakimdir.
Gazze'de uluslararası sistem sınavı kaybetmiştir. Birleşmiş Milletler'den Avrupa Birliği'ne birçok kurum kuruluş, savundukları ilkeleri çiğneme pahasına Gazze'de kötü bir imtihan vermiştir.
İsrail'in hukuka hesap vermesi için müdahillik başvurumuzu yaptık. Netanyahu ve cinayet şebekesini uluslararası mahkemelerde er ya da geç yargılandığını göreceğiz.
Mescidi Aksa bizim kırmızı çizgimizdir, ebediyete kadar da inşallah böyle kalacaktır. İsrail taciz, baskın ve provokasyonlarına derhal son vermelidir. Suriye ve Lübnan'a yönelik saldırılar, Netanyahu yönetiminin Ortadoğu'da huzur ve barış istemediğini ortaya koyuyor. İsrail komşularını istikrarsızlaştırarak kendi güvenliğini sağlayamaz. Bölgedeki ülkeleri tehdit ve tedirgin eden bu cinnet hali, bir an önce son bulmalıdır. Yoksa o ateş, körükleyenleri de kısa bir zaman sonra yakacaktır.
Elbette başkalarını eleştirirken kendimizi ihmal edemeyiz. Üzülerek söylüyorum, içim kan ağlayarak söylüyorum. İslam dünyası da kendisinden bekleneni maalesef yerine getirememiştir.
Şüphesiz çok gayret sarf edildi. Zulmü engellemek için pek çok yol denendi. Diplomasinin bütün imkanları kullanıldı. Toplantılar, zirveler, temaslar gerçekleştirildi. Ama sonuçta Gazze'nin tamamen yıkılmasına, 60 bine yakın Gazzelinin katledilmesine mani olunamadı. Bunun üzerinde hepimizin uzun uzun düşünmesi gerekiyor. Müslümanlar olarak kapsamlı bir muhasebeye ihtiyacımız olduğu açıktır.
Tabii burada şu gerçeği de vurgulamak durumundayım. Filistinliler öldürülürken sesleri çıkmayanların, Gazze halkının işgale karşı verdiği direnişe terörizm yaftası vurarak soykırımı normalleştirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Türkiye olarak bu iftiraları, bu kara propagandayı reddettiğimizi bugün bir kere çok net biçimde söylemek isterim.
Bölgemizde herkes için barışı, güvenliği savunmaya sabırla devam edeceğiz. Ateşkes çalışmalarına bir an önce başlanmalı. Tüm kardeş ülkelerin desteği çok önemli. İki devletli çözümün alternatifi yoktur. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen bir Filistin devleti kuruluncaya dek yılmadan, yorulmadan mücadeleyi devam ettireceğiz.
Hangi ambalajlara sarılırsa sarılsın Filistinlileri binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan sürgün edecek hiçbir teklifin bizce kıymetiharbiyesi yoktur. Gazze Gazzelilerindir, Filistin Filistinlilerindir. Filistinlilerin öz yurtlarında özgürce yaşamaları için elimizden gelen desteği vereceğiz. Tek başımıza kalsak da Filistin davasını savunmaya devam edeceğiz."