Diyarbakır'da torbacıların güvenlik kamerası görüntülerini aldığı esnaf Zeki Göçtürk'ün o günden sonra başına gelmeye kalmadı. Kolluk kuvvetlerinin elinden gelen desteği sağladığını belirten Göçktürk'ün avukatı, "Yakalıyor, adliyeye gönderiyor ama adliyeye geldikten sonra ifadesi alınıp serbest bırakılması müvekkillerimi son derece zor duruma sokuyor. Adam öldürmeye teşebbüs gibi büyük bir suçlamadan yargılanmalarına rağmen serbest kalıyorlar" dedi.
Diyarbakır'da 2022 yılında yaşanan bir olay esnaf Zeki Göçtürk’ün iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı. Emniyet güçleri, uyuşturucu madde satışı yapan ve halk arasında "torbacı" olarak bilinen kişileri tespit edebilmek amacıyla Göçtürk’ün iş yerindeki kamera kayıtlarını aldı. Kayıtları polise verdikten sonra Zeki Göçtürk, uyuşturucu satıcılarının hedefi haline geldi. O günden sonra birçok tehditle karşı karşıya kalan Göçtürk'in avukatı, aynı zamanda kızı olan Elif Göçtürk, İhlas Haber Ajansı'na açıklamalarda bulundu.
Emniyetin kamera kayıtlarını almasıyla uyuşturucu satıcılarının kimliğinin ortaya çıktığını ve bu nedenle müvekkilinin hedef alındığını söyleyen Göçtürk, O dönemden sonra müvekkilinin “ajan” olarak yaftalandığını söyledi. Elif Göçtürk, “Sürekli ‘Sen ajansın, burada barınamazsın, seni yaşatmayacağız’ gibi tehditlerle karşılaştı. İş yerine geldiğinde bazen insan dışkılarıyla, bazen kırılan kepenklerle karşılaşıyor, kimi zaman da esrar satıcılarının fiziksel saldırılarına maruz kalıyordu” ifadelerini kullandı.
Yargılamanın Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ettiğini ve çete liderinin yargılanmadığını kaydeden Göçtürk, "Çete lideri hakkında takipsizlik kararı verildi. Biz, takipsizlik kararına da itiraz ettik ve tüm çabalarımızla takipsizlik kararı bozuldu, çetele lideri hakkında da dava açıldı. Ancak açılan davada herhangi bir işlem yapılmadı, çete lideri hakkında tutukluluk kararı dahi verilmedi. Her duruşmada şunu belirttik; özellikle güvenlik sebebiyle sanıkların tahliye edilmemesini istiyoruz. Çünkü çıktıkları gibi tekrar saldıracaklar. Her duruşmada biz bunu belirttik, buna rağmen tahliye verildi. 2 yılı aşkın bir süreç tutuklu kaldı ama tahliye verildi. Halbuki 4 kişiye karşı adam öldürme suçundan yargılanan bir insan için 2 yıllık tutukluluk süresi kesinlikle hukuka aykırı bir şekilde mütalaa istenerek verildi" diye konuştu.
"Biz mağduruz, müvekkilimin avukatı olarak söylüyorum ki hukuk çaresiz" diyen Göçtürk, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu şahıslar hakkında kolluk kuvvetleri elinden gelen desteği sağlıyor. Yakalıyor, adliyeye gönderiyor ama adliyeye geldikten sonra ifadesi alınıp serbest bırakılması müvekkillerimi son derece zor duruma sokuyor. Adam öldürmeye teşebbüs gibi büyük bir suçlama katalog suçda yargılanmalarına rağmen serbest kalıyorlar. Herhalde müvekkilim öldürülmeden işlem yapılmayacak. Sanıklar mart ayında serbest bırakıldı. Mart ayından bu yana sürekli tehdit ediliyorduk. Sürekli farklı farklı numaralardan bizi arıyorlardı, biz de engelliyorduk. En son yine iki gün önce tekrardan saldırdılar ve müvekkilim Zeki Göçtürk ağır bir biçimde yaralandı. 7 saat süren bir ameliyata alındı, hala durumu çok kötü. ‘Siz bizimle baş edemezsiniz, ya bizim hakkımızda şikâyetinizden vazgeçersiniz ya da olacaklara katlanırsınız. Siz kime kafa tuttuğunuzu bilmiyorsunuz. Devlet bizim yanımızdadır da siz farkında değilsiniz' gibi tehditler savuruyorlar. Tabii ki de böyle bir şey yok. Sadece ifadesi alınıp serbest bırakılmayı devletin onların yanında olma gibi görüyorlar. Hâlbuki yargılamanın devam ettiğini hâlâ anlamıyorlar. Ancak bu tür şeylerde caydırıcı olabilmek için tutuklu yargılanması gerekiyor. Çünkü müvekkillerim için güvenlik sorunu vardır ve güvenlik sağlanamıyor."
2 iş yeri ve 2 araçlarının maddi hasar aldığını ve tehditlerden dolayı adres kaydı bile yapamadıklarını dile getiren Göçtürk, "2 iş yerini boşaltmak zorunda kaldık. Maddi zarara hiç değinmiyorum bile. Aslında o kadar ciddi bir zararımız var ki, 2 aracımız kurşunlandı, 2 iş yerimiz gitti. Onlar yüzünden MERNİS‘te adresimizi bile değiştiremiyoruz. Ciddi bir şekilde güvenlik sorunu yaşıyoruz. Büromu her fırsatta bulduğunu söylüyorlar. Bu sebeple ben baro levhasını, büromun adresini bile yazamıyorum. Neyimiz var neyimiz yok hepsini satıp gitmek zorunda kaldık. Ama buna rağmen halen saldırılar devam ediyor. Bize adliyenin önünde, tam adliyenin önünde ışıklarda saldırılar düzenlendi. Onlar hakkında da şikâyetçi olduk. Diyarbakır'ın en işlek caddesi olan Ofis semtinde bile Gevran Caddesi'nde çapraz ateşe alındı müvekkillerin aracı, bizim aracımız takip edildi. Bunlarla ilgili hepsiyle ilgili suç duyurularımız mevcut ancak hala şüpheliler tutuksuz bir şekilde yargılanıyor" diye konuştu.