Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul
Sıradan bir vatandaş birikim yaparak kar elde edebilir mi? Para kazanmaya nasıl başlamak ve nasıl ilerlemek gerekir? İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefer Şener, 2026 yılına ilişkin dünya ekonomilerini bekleyen krizlerden bahsederek, Tgrthaber.com Ekonomi Editörü Bengü Sarıkuş’a tüketiciler için yol haritası hazırladı.

Önümüzdeki 12 ayın en büyük ekonomik riski sizce nedir?
Sefer Şener: Küresel çapta riskleri değerlendirirsek şayet; 2026 yılı için küresel çapta en büyük risk, başta ABD olmak üzere öncü ekonomilerin alacağı tavırlardır. Amerika, Avrupa ve Çin gibi büyük ekonomilerde yaşanacak gelişmeler, 2026 yılı boyunca küresel piyasaların dengelerini belirleyecektir. Özellikle ABD’nin Güney Amerika’ya yönelik tutumu tansiyonu yükseltiyor. Venezuela, Şili, Bolivya gibi ülkelerle ilgili gelişmeler küresel piyasaları tedirgin ediyor.

Tüm bunlara ek olarak ABD Başkanı Donald Trump’ın Grönland ile ilgili açıklamaları da jeopolitik riskler içine katılabilir. Rusya ve İsrail’in mevcut politikalarının devam etmesi de 2026 yılı için önemli bir ekonomik risk olarak karşımıza çıkıyor.
Yani özetlersek, şu an gündemi meşgul eden Amerika, Rusya ve İsrail’in aksiyonları tüm dünyada ekonomiler için önem arz ediyor.

Türkiye açısından baktığımızda en büyük risk ne olur?
Sefer Şener: Türkiye için en büyük risk, enflasyonda hedeflenen seviyelere ulaşılıp ulaşılamayacağı. Eğer beklenen enflasyon hedefleri tutturulabilirse, küresel konjonktür dışında Türkiye ekonomisi için ekstra büyük bir risk görünmüyor. Ancak hedeflenen enflasyon rakamlarının üzerinde kalınması, Türkiye açısından risk oluşturacaktır.
Buna ilave olarak da bütün dünyayı olduğu gibi ülkemizi de tehdit eden kuraklık sorununu ekleyebiliriz. Kuraklık, özellikle gıda fiyatlarını doğrudan etkilediği için bu yıl meyve ve sebze rekoltesinde ciddi sıkıntılar yaşandı. Enflasyonun beklenen hızda düşmemesinin sebeplerinden biri de yine gıda fiyatlarındaki bu yükseklik olacaktır.

Yatırım tavsiyesi olmamakla birlikte 2026 yılında birikim yapmak isteyen sıradan bir vatandaşa nasıl bir yol haritası önerirsiniz?
Sefer Şener: 2026 yılında birikim yapmak isteyen vatandaşın öncelikle portföyünü çeşitlendirmesi gerekir. Mevduat, katılım hesapları ve fonların getirilerinin özellikle yılın ilk yarısında, haziran–temmuz aylarına kadar cazibesini koruması bekleniyor. Bu nedenle vatandaş birikiminin yaklaşık yüzde 25–30’luk kısmını mevduatta değerlendirebilir.
İkinci önemli unsur kıymetli metallerdir. Altın ve gümüş gibi değerli metaller 2026 yılı için önemli fırsat alanı sunuyor. Birikim yapan bir vatandaş portföyünün yüzde 30–40’lık kısmını mutlaka kıymetli metallere ayırmalı. Fakat bu yatırımlar yılın tamamını kapsayan uzun vadeli şekilde düşünülmeli, al-sat mantığıyla yaklaşılmamalı.

Yılın ikinci yarısından sonra borsaya ilişkin beklentiler de olumlu. Bu nedenle yaklaşık yüzde 20’lik bir kısmın yılın ikinci yarısında borsada değerlendirilmesi düşünülebilir. İlk altı ayda daha çok TL ağırlıklı enstrümanlar, ikinci altı ayda ise borsa ön plana çıkabilir.
Eğer yüksek seviyede yeterli birikimi olanlar varsa, yılın ikinci yarısına doğru gayrimenkul alımı yapabilirler. Ancak bu daha büyük ölçekli tasarruf sahipleri için geçerli. Küçük yatırımcı için temel başlıklar mevduat, kıymetli metaller ve borsadır.
Ayrıca yatırımcıya bireysel emeklilik sistemini de önerebiliriz. Devletin BES kapsamında yüzde 30 katkısı olduğu için, uzun vadede önemli bir birikim aracı olacaktır ve bahsettiğimiz sepetin bir parçası olarak değerlendirilebilir.

Peki bugün birikim yapmaya başlayan sıradan vatandaşın en çok yaptığı hatalar neler?
Sefer Şener: Yatırımcının yaptığı en büyük hata, hızlıca kazanca ulaşma arzusu. Altın alıp bir hafta sonra satıp kar etme beklentisi, borsada hisse alıp birkaç gün içinde yükselmesini beklemek yatırımcıyı hataya düşürür ve maddi kayıplara neden olabilir. Oysa borsa, altın, gümüş ve bireysel emeklilik gibi araçlar uzun vadeli yatırımlar olarak planlanmalıdır.

Bir diğer önemli hata, ani dalgalanmalar sırasında panikle alım-satım yapılmasıdır. Fiyatlar yükselince hemen satmak ya da kısa süreli düşüşlerde panikleyip pozisyon kapatmak genellikle zararla sonuçlanır. Yatırım yapan kişi için sabır çok önemlidir.
Özetle; yatırımlar uzun vadeli düşünülmeli, volatilite yani ani gelişen oynaklık dönemlerinde panik yapılmamalı ve "bugün aldım, yarın yükseldi hemen satayım" anlayışından uzak durulmalıdır. Uzun vadeyi hedefleyen, sabırlı bir yaklaşım her zaman daha çok kazandırır.