İşçilerin yıllık ücretli izin hakkı, Anayasa’nın 50. maddesi ile güvence altına alınmış temel bir haktır. İşçinin dinlenme hakkını korumaya yönelik bu düzenleme, hiçbir şekilde feragat edilemeyecek bir hak niteliği taşır. Yani, işçi kendi isteğiyle bile yıllık izninden vazgeçemez, bu hak devredilemez.
İş Kanunu’na tabi çalışanların kullanmadığı izin hakları, işyerinden ayrıldıkları güne kadar saklı kalır. Hangi gerekçeyle olursa olsun işten ayrılan işçi, birikmiş tüm izin günlerinin karşılığını, işten çıktığı tarihteki son brüt maaşı üzerinden alma hakkına sahiptir. Ancak bu ücret, işçi çalışırken ödenemez. İşverenle karşılıklı anlaşılmış olsa bile, kullanılmayan izinlerin ücretinin çalışırken ödenmesi yasaya aykırıdır.
Bazı işverenler, işçinin izne hiç çıkmamasına rağmen izin kullanılmış gibi evrak düzenleyebiliyor. Oysa izinlerin gerçekten kullandırıldığını ispatlama yükümlülüğü işverene aittir. Bu da ancak işçinin imzaladığı izin defteri ya da eşdeğer belgelerle mümkündür. Fiilen izin yapılmadığı halde işçiden yazılı belge alınması da hukuken geçerli sayılmaz.
İşçi, kullanmadığı izinlerin ücretini yalnızca işten ayrıldıktan sonra talep edebilir. Üstelik bu talep, işten ayrılmayı takip eden 5 yıl içinde yapılmalı. Aksi halde zamanaşımı devreye girer ve ödeme hakkı ortadan kalkar. İşveren ödeme yapmazsa, işçinin bu süre içinde dava açması gerekir.
Bazı durumlarda işçiler, işini kaybetme korkusuyla izinli olmadıkları halde izinli gösterilen belgeleri imzalamak zorunda kalabiliyor. Bu tür durumlarla karşılaşanların, izne çıkarıldıkları tarihlerde çalıştıklarını gösteren delilleri saklamaları büyük önem taşıyor. Mahkemeye sunulabilecek güçlü belgelerle haklarını geri almaları mümkün.
Kullanılmayan izinlerin parası, işçinin işten ayrılmadan önceki son brüt maaşı esas alınarak hesaplanır. Bu ödeme, prime esas kazanç matrahına dahil edilir. Brüt tutar üzerinden sosyal güvenlik ve işsizlik sigortası primleri ile gelir ve damga vergisi kesilerek net ödeme yapılır. Ancak toplam matrah asgari ücretin 7,5 katını aşıyorsa, bu aşan kısım sadece gelir vergisine tabi tutulur.
Yıllık izin süresi, işçinin kıdemine göre değişir:
İzin süreleri kural olarak bölünemez. Ancak işçi ve işveren anlaşırsa, en az 10 günü kesintisiz olmak şartıyla kalan izin günleri parça parça kullanılabilir. Bunun dışında kalan diğer ücretsiz izinler, yıllık izne sayılmaz.