Avrupa Merkez Bankası, merkez bankalarının rekor seviyedeki alımları sayesinde altının, euroyu geride bırakıp dünyanın en büyük ikinci rezerv varlığına dönüştüğünü duyurdu. Jeopolitik riskler, bu yönelimin temel nedeni.
Avrupa Merkez Bankası (ECB), yayınladığı son raporla altının dünya genelindeki rezervler açısından euroyu geçtiğini duyurdu. Rapora göre altın, 2023’te küresel resmi rezervlerin yüzde 20’sini oluşturdu. Euro ise yüzde 16’da kaldı. Listenin zirvesinde yüzde 46’lık payla ABD doları yer almaya devam ediyor.
ECB’nin çarşamba günü paylaştığı raporda, “Merkez bankaları rekor hızda altın biriktirmeye devam etti” ifadeleri dikkat çekti. Banka, 2024 yılında da üst üste üçüncü kez 1.000 tonun üzerinde altın alımı yapıldığını belirtti. Bu miktar, yıllık küresel altın üretiminin beşte birine ve 2010’lu yıllardaki yıllık ortalamanın yaklaşık iki katına denk geliyor.
ECB’nin analizine göre, altına olan yönelimin ardında büyük ölçüde jeopolitik riskler yatıyor. Özellikle 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte altın, rezerv varlık olarak yeniden yükselişe geçti. ECB, bu tarihten sonra altına olan talebin sert biçimde arttığını ve yüksek seviyesini koruduğunu vurguladı.
Altın alımlarının, finansal yaptırımlar gibi senaryolara karşı bir tür sigorta işlevi gördüğüne de dikkat çekildi. Raporda, “1999’dan bu yana altının rezervlerdeki payının en çok arttığı yılların beşinde, o ülkeler ya aynı yıl ya da bir yıl önce yaptırımlarla karşı karşıya kalmıştı” denildi.
Dünya Altın Konseyi’nin verilerine göre, 2023’te altın alımında öne çıkan ülkeler arasında Çin, Hindistan, Türkiye ve Polonya yer aldı. Merkez bankalarının elindeki altın miktarı, 1960’ların ortalarında ulaşılan 38.000 tonluk tarihi seviyeye yaklaşarak, 2024 itibarıyla 36.000 tona çıktı.
Bu seviyeler, II. Dünya Savaşı sonrası Bretton Woods sistemi dönemine işaret ediyor. O dönemde döviz kurları ABD dolarına, dolar ise altına sabitlenmişti.
Eskiden altın, genellikle enflasyona karşı bir korunma aracı olarak görülüyordu. Ancak ECB’nin raporuna göre, bu ilişki son yıllarda değişti. Artık yatırımcılar altını, siyasi ve jeopolitik belirsizliklere karşı daha güvenli bir liman olarak değerlendiriyor. 2023’te altın fiyatı yüzde 30 artarken, 2024’ün ilk aylarında bu artış yüzde 27’ye ulaştı. Bugün altının ons fiyatı 3.500 dolarla tarihi zirve seviyesinde. ECB, bu gelişmelerin sonucunda altının, “piyasa değeriyle hesaplandığında ABD dolarının ardından ikinci en büyük küresel rezerv varlık haline geldiğini” vurguladı.
Altının faiz getirmemesi ve saklama maliyetinin yüksek olması gibi dezavantajları bulunsa da, karşı taraf riski taşımaması ve yaptırımlardan etkilenmemesi onu cazip kılmaya devam ediyor. Özellikle Çin ve Rusya gibi, Batı ile jeopolitik gerilim yaşayan ülkeler son üç yılda diğer ülkelere kıyasla daha fazla altın rezervi biriktirdi.
ECB’nin 57 merkez bankasıyla yaptığı anket de bu tabloyu doğrular nitelikte. Gelişmekte olan ülkeler, yaptırım endişeleri, dolar bağımlılığı ve uluslararası para sisteminde beklenen değişiklikler nedeniyle altına yöneliyor.