Antalya'da hemşire Sevcan Demir Sakman'ı vahşice katleden sanık Halit Can Sakman için müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. Hazırlanan iddianamede vahşete ilişkin yeni detaylar yer aldı. Katil zanlısı Sakman'ın cinayetin ardından babasını ve arkadaşını görüntülü arayıp Sevcan Demir'in kanlar içinde yattığı cesedini gösterdiği öğrenildi.
Antalya'da 9 Mart 2025 tarihinde dehşete düşüren bir olay yaşanmıştı. Özel bir hastanede hemşire olarak çalışan Sevcan Demir Sakman ile yine aynı hastanede hemşire olarak görev yapan eşi Halit Can Sakman arasında tartışma çıkmıştı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Halit Can Sakman, eşini bıçak ve satırla vahşiçe katletmişti...
Vahşetin ardından Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı, cani koca tutuklu sanık Halit Can Sakman hakkında "canavarca hisle eşe karşı kasten öldürme" suçundan iddianame hazırladı. Hazırlanan iddianame, Antalya 6 Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
Sanık Halit Can Sakman, iddianamede yer alan ifadesinde; olay günü eşi ile maddi sıkıntılardan dolayı tartışma yaşadıklarını ve sonrasında duvardaki aynaya yumruk attığını aktardı.
Apartman kamelyasında oturduktan sonra birlikte gezmeye gittiklerini, eve geldiklerinde eşinin uyuduğunu iddia eden sanık ifadesinde "Uyandığında alkol aldığımı fark etti. Alkolden önce 4 adet antidepresan ilaç da aldım. Alkolü nasıl aldığımı sorunca onun kredi kartı ile aldığımı söyledim. Bir kez daha tartışmaya başladık. 'Benim paramı da mı bitireceksin, kendi paranı zaten bitirdin' şeklinde sözler sarf etti. Ağlamaya başladım. 'Sen nasıl erkeksin ağlayıp durma, sen de aşağılık kompleksi var." dedi. Birden maktul boğazıma doğru bir bıçak savurdu. Ayağa kalktım. Bıçağı yere atarak kapıya doğru kaçmaya çalıştı" ifadelerini kullandı.
Sakman ayrıca; tezgah üzerinden başka bir bıçak alarak eşinin öldürdüğünü, sonrasını hatırlamadığını ve gözünü hastanede açtığını öne sürdü.
İddianamede bilgi sahibi olarak ifadesine yer verilen H.E, şüphelinin çocukluk arkadaşı olduğunu, bildiği kadarıyla evliliklerinde bir problem olmadığını belirterek, olay günü saat 20.49'da şüphelinin kendisini görüntülü olarak aradığını belirtti. Sanığın yerde kanlar içinde yatan maktulü gösterdiğini ve daha sonra telefonu kapattığını belirten H.E, "Tekrar şüpheliyi aradığımda ulaşamadım. Ardından polisleri aradım. Bir müddet sonra sanık tekrar arayarak 'Sevcan uyanmıyor' dedi. Olay yerine geldiğimde polis ekipleri ve ambulansı gördüm" ifadelerine yer verdi.
A.D. ise sanığı sorumlusu olduğu yoğun bakım servisinde hemşire olarak işe başlamasından dolayı tanıdığını belirtti.
Sanığın olay günü saat 21.00 sıralarında kendisini görüntülü aradığını, yanlış aradığını düşünerek aramayı reddettiğini, ardından sanığın "Abla acil açar mısın" şeklinde mesaj attıktan sonra tekrar araması üzerine telefonu açtığını belirten A.D, "Üzerinde kan lekesi bulunan sanık, 'Abla Sevcan nefes almıyor" dedi. Maktulün yerde hareketsiz bir şekilde kanlar içinde yattığını gördüm. Ne olduğunu sorduğumda ise sanık 'Sevcan nefes almıyor, biz kavga ettik, Sevcan bana bıçakla saldırdı.' dedi." beyanında bulundu. Baba U. Sakman ise sanığın kendisini görüntülü olarak aradığında üzerinde kan lekeleri olduğunu ve tuhaf konuştuğunu ifade etti.
İddianamede, maktulün ev kapısının arkasındaki zeminde, boğazında satır benzeri metal kesici alet saplanmış, vücudundan 11 kez bıçaklanmış ve sol kolu da kırık halde ölü bulunduğu belirtildi. Sanığın daireye girdikten sadece 25 saniye sonra eylemini gerçekleştirmeye başladığı aktarılan iddianamede, bu nedenle sanığın koltukta otururken maktulün arkasından saldırdığı ve kendisini yaraladığı yönündeki savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik beyanlar olarak değerlendirildiği kaydedildi. İddianamede, sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi.