ABD’nin de dahil olmasıyla 12. gününe giren İsrail-İran savaşında ateşkes kararı alınmış olsa da ihlal hamleleriyle yükselen bölgesel tansiyon global bir krize doğru hızla ilerliyor.
Gözler şimdi sadece savaşın değil, dünya ekonomisinin de geleceğini etkileyebilecek kritik bir noktada: Hürmüz Boğazı!
İran Parlamentosu’nun boğazın kapatılmasına onay vermesi, adeta savaşın seyrini değiştirecek bir ön hamle niteliğinde. Ancak nihai kararı İran’ın dini lideri Hamaney verecek.
Eğer onay çıkarsa, Hürmüz Boğazı’nın kapatılması sadece körfezdeki gemi trafiğini değil, tüm dünya ekonomisini adeta kilitleyebilir.
Günde yaklaşık 20 milyon varil petrolün geçtiği bu dar geçit, sadece İran’ın değil, Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn, Katar ve Irak gibi ülkelerin de enerji ihracatının can damarı.
Bu yüzden Hürmüz Boğazı’nın kapanması, küresel petrol arzında büyük bir şok yaratır.
Petrol fiyatları birkaç gün içinde yüzde 30-40 oranında artabilir. Özellikle enerjiye bağımlı sektörlerde maliyetler patlar. Bu durum, zaten enflasyonla mücadele eden ülkeler için ekonomik kabus olabilir.
Öyle kritik bir nokta var ki, o da İran'ın bu kararla en büyük zararı kendine verecek olması.
Çünkü İran’ın petrol ihracatının yaklaşık %90’ı da bu boğazdan geçiyor. Böylece boğaz kapandığında İran, kendi gelir kapısını da kapatmış olacak.
Yani boğaz kapandığında sadece Batı’ya değil, kendisine de ambargo uygulamış olacak.
Bu durum, özellikle savaş ekonomisi yönetmeye çalışan İran için ağır bir maliyet anlamını taşıyor. Bu da ülkenin savunma bütçesini ciddi anlamda zorlayacak olması demek.
Üstelik Çin gibi kilit ticaret ortakları da bu durumdan olumsuz etkilenir. İran petrolünün büyük bölümü Çin’e satılıyor ve bu ticaretin çoğu gri kanallar üzerinden yürütülüyor. Hürmüz’ün kapanması, bu bağlantının da kesilmesi anlamına gelir.
Avrupa ülkeleri, Katar ve Suudi Arabistan’dan gelen sıvılaştırılmış doğal gaz sayesinde kısmen Rusya’ya olan bağımlılığı azaltmaya çalışıyor. Ancak bu gaz da Hürmüz’den geçiyor. Boğazın kapanması, Avrupa’nın enerji stratejisini sekteye uğratır; tedarik krizini büyütür.
Petrol ve gaz fiyatlarındaki artış, ulaşım maliyetlerini artırır, üretim zincirini bozar. Gıda, sanayi, lojistik ve hatta teknoloji sektörleri bile zincirleme reaksiyonla etkilenir. Hammadde ve tüketim mallarında ciddi gecikmeler yaşanabilir.