Geçen sezon tamamlandığında yeni sezona Beşiktaş, Süper kupa finalini beş sıfırlık skorla geçecek, dört yıl aradan sonra ligde ikide iki ile başlayacak, geçen sezon zor anlar yaşadığı Lugano, Play off’ta tekrar rakip olacak ve ikinci maçı beş gollü galibiyetle tamamlayarak Avrupa Ligi’ne katılacak denmiş olsaydı, sanırım o kadar da abartmayalım derdik.
Beşiktaş, adeta küllerinden yeniden doğdu. Bunda Ahmet Nur Çebi’nin Beşiktaş’tan uzaklaşması, Sayın Hasan Arat ve yönetiminin başa geçmesi, transferlerde zaman zaman geç kaldıkları için ağır eleştiriler yapsak da ince eleyip sık dokuduklarından dolayı Rafa Silva, Paulista, Ciro Immobile dibi nokta atışı üst düzey transferleri ile Beşiktaş’ın seviyesini yükseltmeleri kuşkusuz çok etkili oldu.
Rafa Silva sadece Beşiktaş tarihinde değil, Süper Lig tarihinin de en değerli oyuncular arasında üst sıralarda yerini aldı bile. Ciro Immobile ne kadar büyük bir golcü olduğunu adeta her maçta gösteriyor. Paulista ise, geçen sezonki Beşiktaş’ın kötü defansının, ciddi manada toparlanmasında çok büyük etkisi olduğunu ispatladı.
Elbette, Beşiktaş’ın geçen sezon siyahken bu sezon beyaza bürünmesine tek etken, yapılan transferlerin olduğunu söylemek teknik adama büyük haksızlık olur. Hollandalı çalıştırıcı Giovanni’yi unutmamak gerekiyor. Önce, Beşiktaş’a hem kalite olarak hem de karakter olarak hiçbir faydası olmayacak oyuncuları kampa götürmedi. Sonra, belki bir ümit faydalanabileceği oyunculardan da başta Aboubakar olmak üzere denedi ama hiçbir şey olmayacaklarını çok çabuk farkederek vazgeçti. Oyuncuların yeteneği kadar karakterine de ne kadar önem verdiğini gösterdi. Çok iyi bir çalıştırıcı olmakla birlikte çok iyi de iyi insan olduğu için çok kısa sürede takıma kolej havası getirmeyi başardı.
Beşiktaş, kendisine ve birçok takıma ters gelen Lugano’yu elemeyi başararak Avrupa Ligi biletini aldı. Sezona güçlü bir başlangıç yaptı, güçlü bir yürüyüş ile yolun sonu inşallah şampiyonluk olur diyoruz.
Sayfanın sonuna geldiniz!