Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul
Ekrem İmamoğlu suç örgütü iddianamesi çıktığından beri en çok merak edilen soru ‘Paralar nerede’ oldu…
Operasyonlar ilk başladığı dönemde 560 milyar TL’den söz ediliyordu. İddianamede ise 160 milyar TL’lik kamu zararından bahsediliyor. Anlaşılan o ki belediye iştirakleri ile ilgili hazırlanan dört ayrı iddianamedeki kamu zararı ya da alınan rüşvetler tabloyu ortaya çıkaracak. Yani 560 milyar TL kimlerin cebine gitti anlayacağız.
Bu tutarın ne kadar büyük olduğunu ve neler yapılabileceğini düşünürken bütçe rakamlarına göz attım.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi üzerine konuşurken verdiği rakamlar dikkat çekiciydi.
AK Parti hükümetleri döneminde sosyal yardımlar kat kat arttı. Hem sosyal yardım çeşidi hem de ayrılan kaynak miktarı yükseldi. CHP’li belediyelerin en büyük propaganda malzemesi sosyal yardımlardı. Kent Lokantaları, kreşler, et-süt, eğitim ve sağlık destekleriyle iktidara rakip olmaya çalışıyorlardı. Hatta ‘vatandaşa hizmet ettiği için suçlanıyor’ savunmasını bile duyduk.
Devletin 2026 yılında 86 milyon için yapacağı sosyal destekler bütçede şöyle:
Sağlık primi ödemeleri: 157 milyar TL
65 yaş üstü ve bakıma muhtaç engelliler: 106 milyar TL
Sosyal konut finansmanı: 100 milyar TL
Engelli evde bakım: 90 milyar TL
Engelli eğitim desteği: 56 milyar TL
Doğum yardımı: 44 milyar TL
Ekonomik desteğe ihtiyaç duyan çocuklar: 23 milyar TL
Engelli eğitim taşıma giderleri: 11 milyar TL
Koruyucu aile uygulaması: 3 milyar TL
Yani 160 milyar ‘iç edilmeseydi’ İBB tek başına sadece İstanbul’un da değil tüm Türkiye’nin;
157 milyarlık sağlık harcamasını karşılayabilir, 100 milyarlık sosyal konut inşa edebilir, tüm ülkedeki engellilere bir yıl boyunca ücretsiz bakabilirdi.
Bu kaynak tarıma aktarılsa bir yıllık tüm tarımsal destek miktarı olan 168 milyar TL yaklaşık olarak karşılanabilirdi.
Vatandaş geçim derdinde. İktidar da bu durumu düzeltmek için elinden geleni yapıyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek hedefe oturtulsa da tedbirleri kararlı bir şekilde uyguluyor.
Muhalefet iktidarı sürekli vatandaşa kaynak ayırmamakla suçluyor. Ancak bir bakıyoruz ki vatandaşa gidebilecek paralar birilerinin cebine gitmiş.
Vatandaşa kent lokantası, kreş, et-süt desteği hikayeleri anlatılırken milyarlar ortadan kaybolmuş. İddianameye bakınca bu kaynak halka aktarılmak yerine lüks villalara, teknelere, CHP’nin ele geçirilmesine ve “Dolce Vita” hayata harcanmış…
Aylarca “iki forvetimiz var ben teknik direktörüm penaltı atmam” diyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sonunda ağzındaki baklayı çıkardı. Sultanbeyli mitinginde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Ben bundan sonra siyasi mücadeleyi seninle sandıkta yapmaya varım. Önümüzdeki baharda da karda kışta da varım. Aday olursan seninle yarışmaya varım” dedi.
Özel’in bu konuşması parti tabanında “Adaylık ilanı” olarak değerlendirildi.
Artık TGRT Haber Medya Kritik programında defalarca söylediğim gibi CHP’nin tek bir Cumhurbaşkanı adayı var o da Özgür Özel’dir.
Ne var ki Özel’in adaylık çıkışı medyada haber olarak yer bulsa da parti tabanı ve kamuoyunda bir heyecan dalgası oluşturmadı.
Ekrem İmamoğlu için ‘Cumhurbaşkanı adayımız’ deseler de artık aday olamayacağını CHP içinde herkes görüyor. Böyle olmasına rağmen İmamoğlu’ndan vazgeçilemiyor ve Özgür Özel tek başına ilerleme yolunu seçmiyor. Sebebi çok açık değil mi?
Özgür Özel tek başına bir politik kimlik inşa edemiyor çünkü bunu yapmak zor. Ekrem İmamoğlu’nun ismini kullanarak politik bir figüre dönüşmek çok daha kolay.
Tek başına ortaya çıksa yüzde 3 alırken Ekrem İmamoğlu’nun adını anarak yapınca desteği yüzde 30 oluyor.
O yüzden Ekrem İmamoğlu’ndan asla ayrışmıyor. Kendisine getirisi olduğunu gördüğü için ölümüne İmamoğlu’nu savunmaya devam ediyor çünkü ayrışması mümkün değil.
İmamoğlu’nun aday olamayacağı ortadayken ikinci forvet olarak tanımlanan Mansur Yavaş ise kadro dışı.
Mevcut CHP yönetiminin Özgür Özel dışında bir ismi aday yapmayacağını Mansur Yavaş da biliyor.
Peki CHP’nin belediye başkanı olan Mansur Yavaş tek başına aday olup Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP Genel Başkanı’nın rakibine dönüşür mü?
2023 seçimlerinde kendisine teklif edilmesine rağmen kabul edip aday olmamıştı. Gelecek seçimlerde bu riske girer mi bence zor. Ama o günkü şartlar ne gösterir bakmak lazım.
Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı şansı olmadığının farkında. Onların istediği ise Deniz Baykal modeli. CHP’yi yönetmek belediye başkanlarını, milletvekillerini belirlemek.
Yani küçük olsun benim olsun anlayışı.
Peki ay sonundaki kurultayda neler olacak? 29-30 Kasım’daki CHP Kurultayında Özgür Özel’in kendi ekibini parti yönetimine taşıdığını göreceğiz. İddianamelerde adı geçen isimler yönetimden uzaklaştırılacak ya da Cumhurbaşkanlığı ofisine kaydırılacak.
Aslında Özel’in önündü müthiş bir fırsat var. Hem İmamoğlu’nun boyunduruğundan kurtulabilir, partisini yolsuzlukları savunan bir noktadan uzaklaştırabilir hem de kadrolarda muhalif isimlere yer vererek parti içi barışı sağlayabilir. Ama parti tabanında böyle bir umut görülmüyor.
60 kişilik Parti Meclisi’nin 80 kişiye çıkarılması gündemde. Bu PM’de etkin olma çabasının bir yansıması aynı zamanda.
Özel’e yakın isimler PM üyeliği için il ziyaretlerine ve delegelerle temasa başladı bile.
Partide ‘PM, MYK ve Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi ayrı olsun’ tezi ön planda. Yani herkes için bir koltuk makam üretilecek.
Bunun hazırlıkları başladı bile. İmamoğlu’na yakın isimlerin Aday Ofisine kaydırılabileceği konuşuluyor.
CHP’de gerçek Özgür Özel dönemi 30 Kasım’dan sonra başlayacak.
