İlk bakışta İtalya’ya benzeyen muazzam denizi ve kalesiyle kendine bağlayan Karadağ’ı yakından keşfetme fırsatı buldum. Karadağ’ın en ilgi çekici diğer yanı ise adeta Harry Potter evrenindeki sahneleri andıran mimarıydı.
Mimarisinin bunca yıl hiç bozulmadan kalması ise ruhu ayrı bir etkiliyordu.
"Her anında bir anı biriktirebileceğimiz sokaklar ve evlerin yanı sıra, yaşamın ucuzluğu da bizi ayrıca memnun etti. Avrupaî havasının yanında sakinliğiyle de dikkat çeken bir ülkeydi."
Tarih adeta ''ben buradayım yıkılmadım” diyordu. Bu sokakta aşk vardı, bu sokakta bir savaş, bu sokakta bir ayrılık…
Surlarla çevrili Karadağ’ın her şehri ayrı bir güzellik barındırıyordu. Labirenti andıran sokaklarda Osmanlı’dan da izlere rastlamak oldukça mutlu ediyordu bizi. Türklerin varoluşunun yanı sıra halen orada yaşaması ve Osmanlı’nın bir zamanlar bu yerlere hakim olmasından bahsetmeleri gurur vericiydi. "Öte yandan, Türkiye’den tanıdık lezzetlere ve melodilere rastlamak da güzeldi."
Dönüş yolunda içime sinen huzur ve mutluluk adeta tarifsizdi. Kotor’a uğrarsanız Tarkan’ın yerinde mutlaka kahvaltı yapmanızı öneririm. Ayrıca kaleye çıkarken yanınıza su alın ve gece o denizin sessiz uğultusunda bir kere şehri baştan sona gezin.