2010’da Mavi Marmara,
2025’te Madleen.
Tam 15 yıl geçti ama aynı vahşet yine sahnede!
Senaryo aynı, zalim aynı: İsrail!
Her geçen gün insanlık dışı hamlelerine bir yenisini eklemekten geri durmayan İsrail, 2010 yılında Gazzelilere yardım götüren Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda müdahalesinin ardından, bu kez yine Gazze’ye yardım götüren Madleen gemisine uluslararası sularda müdahale etti.
Şaşırmadınız değil mi?
İsrail tam da bildiğimiz gibi!
Madleen gemisi ile Gazze’ye insani yardım götürülüyordu.
Yani içinde silah değil; yiyecek, ilaç, temel ihtiyaç malzemeleri vardı.
Skandal hamlesiyle uluslararası hukuku bir kez daha ihlal eden İsrail, sadece gemiye müdahalede bulunmakla yetinmedi elbette.
Yardım gemisine el koyarak, içinde Yasemin Acar ve Şuayb Ordu isimli iki Türk vatandaşın da bulunduğu 12 aktivisti kaçırdı.
Bu sadece bir saldırı değil, açıkça bir zorbalıktır.
Bu sadece hukuksuzluk değil, insanlığa hakarettir.
15 yıl önce Mavi Marmara, şimdi Madleen…
Peki ya bundan sonra?
İsrail, kendisine hesap sorulmayan her suçu tekrar tekrar yapmaya devam edecektir.
Bugün yaşananlar sadece Madleen meselesi değildir.
Bu, İsrail’in Filistin halkına ve onlara yardım etmek isteyenlere karşı yıllardır sürdürdüğü hukuksuz kuşatmanın devamıdır.
Üstelik yalnızca gemilere saldırmakla da yetinmiyorlar.
İsrail’in aşırı sağcı bakanı Ben-Gvir, kaçırılan aktivistlerin hücrelerinde Filistin yanlısı hiçbir sembol taşımaması ve televizyon ile radyodan mahrum bırakılmaları yönünde talimat verdi.
Yani hukuksuzluğun yanında psikolojik işkence de cabası.
Bu hukuksuzluk döngüsünü kırmanın zamanı çoktan geldi de geçiyor.
Artık seyretmek değil, gerçekten harekete geçme vakti.