Ormanlar alev alev yandı, köyler tahliye edildi, insanlar can derdine düştü…
Her yaz mevsiminde ateşlerle sınanıyoruz.
Ve bir kez daha aynı acı sahne…
Deprem, yangın, sel…
Her doğal afetin ortasında ellerimiz sevdiklerimizden bir ''İyiyim'' mesajı alabilmek için cep telefonlarına gidiyor.
Tam o anda telefonlarda çıkan o malum yazı: ''Servis yok''
Reklamlarda ''Her yerde çekiyoruz'' diye övünen GSM devleri, iş doğal afete gelince sırra kadem basıyor.
Depremde de böyleydi, selde de… Şimdi de yangında!
İnsanlar ''İyiyim'' diyecek bir mesaj bile atamıyor, yakınlarından haber beklerken zaman, ömür törpüsü gibi işliyor.
İşin en acı tarafı, bu hikaye yeni değil!
Afet bölgesindeki vatandaş sadece alevlerle değil, haber alamamanın çaresizliğiyle de boğuşuyor.
Dünyanın birçok ülkesinde operatörler afet senaryolarına hazır.
ABD'de ve Japonya’da operatörler yedek baz istasyonları, uydu bağlantılı mobil kuleleri hazır tutarken, bizde tek çözüm olarak vatandaşa dua etmek düşüyor.
Döngü haline gelen bu düzen, artık GSM operatörlerinin reklam bütçelerinde oluşabilecek kriz anlarında altyapı oluşturmak için kırılmalı.
İletişim, afet anında lüks değil, hayati bir ihtiyaç.
Çünkü kurulan iletişim hem afetzedenin hayatını kurtarır, hem de olası felaket senaryolarının önüne geçer.