Türkiye’de belediye başkanları, seçimlerde genellikle siyasi partiler adına aday olarak yarışıyor. Ancak seçildikten sonra parti üyeliğinde değişiklik yapma hakkına sahip oluyorlar.
Belediye başkanı, görev süresi devam ederken farklı bir siyasi partiye geçebilir. Türk hukukuna göre, belediye başkanının parti değiştirmesi görevini kaybetmesine neden olmaz. Başkan, halk tarafından doğrudan seçildiği için görevi, parti üyeliğinden bağımsız olarak sürer. Hukuki açıdan bakıldığında, bu konuda belediye başkanının görevine son verilmesine dair bir engelleyici hüküm bulunmamaktadır.
Parti değişikliği, belediye meclisi ile yürütülecek çalışmalarda farklı dinamiklerin oluşmasına yol açabilir. Özellikle meclis çoğunluğu eski partide kaldığında, bütçe onayları, imar kararları ve diğer önemli belediye işlemlerinde uzlaşma zorlaşabilir. Bu nedenle belediye başkanı parti değiştirdiğinde, yerel yönetimde karar alma süreçlerinin daha karmaşık bir hal almasına neden olabilir.
Belediye başkanının partisinden ayrılması, onu bağımsız bir belediye başkanı konumuna getirir. Yasal çerçevede, başkanın görevden alınmasını gerektiren bir durum oluşmaz. Görev süresi dolana kadar, yani 5 yıl boyunca, halk tarafından verilen yetkiyle görevini sürdürür. Bu yetki, seçim günü sandıkta verilen oy ile doğrudan belediye başkanına tanındığı için, partiden ayrılması görevine engel teşkil etmez.
Ancak siyasi açıdan belediye meclisinde dengeler değişebilir. Meclisteki çoğunluk genellikle belediye başkanının partisine bağlıdır. Partiden ayrılma durumunda, başkan ile meclis arasında uyum sorunları ortaya çıkabilir. Bu da belediye kararlarının alınmasında gecikmelere veya tıkanmalara neden olabilir.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nda, belediye başkanının partisinden istifa etmesi durumunda görevden alınacağına ilişkin bir madde yer almamaktadır. Yani başkan, istifa etse dahi görev süresi boyunca makamında kalmaya devam eder. Ancak istifa etmesiyle birlikte artık bağımsız bir belediye başkanı sıfatıyla hizmet verir.