Klasik edebiyat, divan şiiri veya Osmanlı Türkçesiyle yazılmış bazı metinlerde karşımıza çıkan “serencam” kelimesi, geçmişten günümüze uzanan bir anlam birikimini ifade eder. Bu kelimeyle karşılaştığımızda genellikle bir kişinin veya olayın başından geçenleri, sonucuna doğru giden bir süreci anlatan metinler veya hikâyeler akla gelir. Serencam nedir, serencam ne demek gibi sorular, kelimenin kökeni ve kullanım alanlarına ilişkin merakı artırırken, Osmanlı Türkçesi içinde hangi yeri işgal ettiğini de gözler önüne serer.
“Serencam” sözcüğü, eski metinlerde ve divan edebiyatı eserlerinde bolca kullanılmış, özellikle hayatın akışı veya yaşanan serüvenlerin anlatımında önemli bir ifade olarak görülmüştür. Bir olayı, macerayı veya yaşanmışlık dizisini özetleyen bu kelime; bazen bir romanın, bazen bir şiirin başlığında da yer alabilir. “Serencam ne anlama gelir?” denildiğinde, en geniş yorumuyla “başından geçenlerin kısa özeti” veya “bir olayın veya kişinin hikâyesinin bütünü” şeklinde yanıt verilebilir. Bu açıdan “serencam”, kişisel ya da toplumsal maceraların, yolculukların veya başa gelen her türlü olayın sonuna kadar anlatımını işaret eden bir kavram. Aynı zamanda, “bir yolculuğun öyküsü” veya “yaşananların nihayetinde ortaya çıkan durum” anlamını da taşıyabilir.
Serencam, Osmanlı Türkçesinden modern Türkçeye aktarılan bir kelimedir. Arapça/Farsça bileşik bir yapıya dayanır ve “surençâm” gibi farklı biçimlerde de karşımıza çıkabilir. Temel manası “bir hikâyenin, olayın, yaşanmışlığın baştan sona gelişimini” anlatmak ve sonuca nasıl ulaşıldığını belirtmektir. Bu kelimeyi kullanarak, bir kişinin veya toplumun yaşadığı sürecin tamamına değinilebilir. Örneğin, bir romanda kahramanın serencamını okumak, o kahramanın karşılaştığı zorluklardan, duygusal çalkantılardan ve nihayetinde vardığı noktadan haberdar olmaktır.
“Serencam”ın en yakın karşılıkları arasında “akıbet, sonuç, hikâye, macera veya süreç gibi sözcükler gösterilebilir. Tam birebir anlamı “bir olayın sonu veya nasıl bir sonuca vardığı” olduğu için, “akıbet” veya “netice” kavramları sıkça onun yerine kullanılabilir. Ancak “serencam” daha geniş bir yaşanmışlığın anlatımını ima ettiğinden, sadece “son”u değil, “başından sonuna tüm hikâyeyi” de içerir. Bu yüzden “macera” kelimesi de kısmen denk gelebilir ama serencam’daki vurgu, sürecin yanı sıra o sürecin sonuna da dairdir.
Kelimenin taşıdığı duygu ve anlam, bir sürecin iç yüzünü ve nihayetini aynı anda kucaklar. Örneğin, bir yazar “Bu roman, bir adamın serencamını anlatır” dediğinde, okuyucuya, karakterin yaşam öyküsündeki yükselişleri, düşüşleri, maceraları ve en nihayetinde varacağı durumu anlatmak üzere yola çıktığını belirtir. Serencam, yaşanmışlıkların bütünsel çerçevesini kavramamızı sağlar.
Özellikle Türk edebiyatındaki bazı klasik eserlerin adına da bu sözcük yansımıştır. Hatta günümüz edebiyatında veya konuşma dilinde bir kişinin zorlu bir macerasına gönderme yapmak isterken “Onun serencamı epey meşakkatli olmuş” gibi ifadeler duyabiliriz. Bu kullanım, kişinin deneyimlediği yolculukları ve yaşadığı dönüşümleri anlatmaya yönelik bir ipucu sunar.