Endişelerin merkezinde, Kremlin’in Ukrayna’daki savaşı durdurmak için hangi şartları öne sürdüğünün hâlâ bilinmemesi var. Putin, şu ana kadar detay paylaşmadı; Moskova’ya giden ABD elçisi Steve Witkoff da görüşme sonrası sessiz kaldı.
Trump ise “Bazı şeyleri geri alacağız, bazılarını değiştireceğiz. Her iki tarafın da yararına olacak” sözleriyle sürecin karmaşıklığını kabul etti. Ancak Avrupalılar, bu “her iki tarafın yararına” söyleminin gerçekçi olmadığını düşünüyor.
Paris, Berlin ve Londra’da hâkim görüş; Washington yönetiminin “toprak ilhakını” önemsememesi. Bu nedenle İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Polonya, Finlandiya ve AB, cumartesi günü ortak bir açıklama yaparak “Uluslararası sınırlar zorla değiştirilemez” vurgusu yaptı. Liderler, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance ile de görüşerek müzakereler hakkında netlik aradı.
Washington merkezli ISW düşünce kuruluşuna göre, Putin’in talepleri arasında Ukrayna’nın Donetsk’te kontrol ettiği Slovyansk, Kramatorsk ve Kostyantynivka gibi stratejik şehirlerden çekilmesi bulunuyor. Uzmanlar, bu hattın kaybedilmesinin Ukrayna’yı gelecekteki saldırılara karşı savunmasız bırakacağı görüşünde.
1938’de İngiltere Başbakanı Neville Chamberlain’in Hitler’le imzaladığı ve “son toprak talebi” olduğu söylenen Münih Anlaşması’na paralellikler kuruluyor. Ancak o dönemde verilen tavizler, kısa süre sonra Nazi işgallerini durdurmamıştı. Şimdi de Putin’in Kherson ve Zaporijya üzerindeki iddialarından vazgeçip geçmeyeceği, ya da mevcut cephe hattında bir ateşkesi kabul edip etmeyeceği belirsiz.
Kırım’ın statüsü de masada olabilir. Ancak Ukrayna Anayasası, ülke topraklarının devrini yasaklıyor. Avrupa liderleri, ateşkesi müzakerelerin ön şartı olarak görüyor ve “Ukrayna’nın savunma kapasitesini garanti altına alacak güçlü güvenlik teminatları” talep ediyor.
Uzmanlara göre, Trump yönetiminin Ukrayna için net bir stratejisi yok. Karar değişiklikleri, sosyal medya paylaşımları ve “Nobel Barış Ödülü kazanma” arzusunun öne çıktığı bir süreç işliyor. Carnegie Endowment’tan Rym Momtaz, Avrupa’nın yıllardır ABD’ye bağımlı kalmasının bedelini ödediğini söylüyor. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un sekiz yıldır dile getirdiği “stratejik özerklik” çağrısına rağmen, Avrupalı liderler hâlâ Washington’ın insafına kalmış durumda.